Batı Finali - 4. Maç

Sanırım itiraf etmeliyim. Lokavt nedeniyle geciken, hazırlık kamplarının es geçilmesi yüzünden oyuncuların formsuz, takımların da düzensiz başladığı sezon, içimdeki heyecanı bir nebze azaltmıştı. Normal sezon boyunca hep playoff’u bekledim. Ama playoff’lar dahi, normal sezondaki düşük yoğunluğun bir devamı gibiydi.

Derken… Konferans finalleri başladı. Doğu finali geride kalan üç maç itibariyle oldukça güzel gidiyor. Ama batıda gerçekten fevkalade bir seri izliyoruz. Serinin başlamasıyla birlikte, basketbolu neden bu kadar çok sevdiğimi yeniden keşfettim sanki.

Thunder, eve döndükten sonra Spurs’ün Barcelonavari temposunu düşürmeyi ve oyunun kontrolünü eline geçirmeyi başarmıştı. 4. maçta ise -bazı sürprizlerle- işler onlar için daha da iyi hale geldi.

OKC, maçın hemen başında Spurs’ün en zayıf olduğu yere, yani pota altına saldırmaya başladı. Sezon boyunca her maç ortalama 4 top kullanan Kendrick Perkins, daha ilk çeyrekte 8 kez potaya giderek 9 sayı bulmayı başardı. OKC’nin en büyük sıkıntısı, pota altı oyuncularından skor katkısı alamamak. Durum her iki beşte de aynı. Ancak Spurs, tüm savunma stratejilerini Durant ve Westbrook için oluşturunca, Perkins ve Ibaka normalden çok daha müsait atışlar buldu. Hatta Ibaka, tüm maç 11’de 11 atarak maçı tam 26 sayıyla tamamladı. Bu rakam, playoff'ta hiç kaçırmadan en fazla isabet sağlama rekorunun sadece 1 atış gerisindeydi (Larry McNeill 12/12 - Kings, 1975) Dalga geçtiğimi düşünmüyorsunuz umarım. Ama yine de:



Sabahki maçın hemen başında, OKC, ikili oyunlarda perdelemeci olarak Perkins’i kullanıyordu. Ancak Perkins’in orta mesafe şutu olmadığı için, onu savunan Boris Diaw içeriye gömülüp, Westbrook’un drive yollarını kapadı. O esnada ikili oyunları Ibaka üzerinden oynamalarının daha iyi olacağını düşünmüştüm. Ibaka’nın orta mesafe şutlarıyla pick & pop’u bitirebiliyor olması, hem savunmacısı Duncan’ı hareket ettirip yoracak hem de Westbrook’un içeriye penetre etmesi için gerekli boş alanı sağlayacaktı. Ibaka, çaylak sezonunda şut ritmini bulmakta biraz sıkıntı çektiyse de, ligdeki ikinci yılından beri orta mesafeleri hayli istikrarlı bir şekilde atıyor. Ayrıca hücum yeteneği kısıtlı pota altının en iyi bitiricisi konumunda. Bu playoff’larda, onun sahada olduğu ve kenarda olduğu dakikalar arasında, boyalı alan yüzdesinde çok ciddi bir fark var Thunder’da.


Ibaka sahadayken, OKC'nin boyalı alan isabeti


Ibaka kenardayken, OKC'nin boyalı alan isabeti

Görüldüğü gibi, Ibaka'nın sahada olması, pota altında neredeyse yüzde 20'lik bir fark yaratıyor takımı lehine. 

OKC uzunlarının karakteristiği; boğuşmaya, güreşmeye bayılıyor olmaları. Bu sertlik , Duncan’ın etkisini bir nebze azaltmış durumda. Clippers’a karşı yüzde 60 isabetle 21 sayı ortalaması yakalayan Duncan, OKC karşısında şu ana kadar yüzde 38 ile 14.8 sayıda kalmış durumda. Kendrick Perkins, ki kendisi sert Thunder uzunlarının uzak ara en korkulanıdır, Duncan’ı savunma stratejilerini tamamen temas ve sertlikle açıklıyor; “O, yarı sahayı geçtiği andan itibaren fiziksel temastan kaçınmıyoruz. Onu yormaya ve dışarı itmeye çalışıyoruz.” Thunder’ın bu sertliği, Duncan dışında hem Diaw’a hem de Splitter’a fazla geliyor. Hele ki Spurs hücumu, topa herkesin dokunduğu, topun Avrupa’da olduğu gibi hızlı döndüğü bir formata girmezse, Splitter’ın katkısı çok azalıyor. Bu yüzden Gregg Popovich’in DeJuan Blair’a daha fazla şans vermesi gerekiyor. Blair, sertliği ve korkusuzluğuyla, OKC’nin en güçlü olduğu yana karşılık verebilecek yegane Spur. Zaten o, üçüncü çeyrekte oyuna girdikten sonraki skor Spurs lehine +9.

Şu senaryo, maçtan önce Scott Brooks’a söylense eminim gülerdi; Ibaka ve Perkins 18/20 ile 41 sayı atacak (normal sezon toplamları 14), Westbrook ve Harden toplam 18 sayıda kalacak ama OKC kazanacak. Ki onların en çok sıkıntı yaşadığı konulardan biri de skor üretiminin 3 oyuncuyla sınırlı kalması. Hücumda en zayıf oldukları yer olan pota altından böyle bir skor katkısı gelmedi, onlar adına çölde vah bulmak gibiydi. Son çeyrekte işler biraz sıkıştığında ise, sahaya hükmeden şahıs, tahmin edileceği gibi Durant oldu. 36 sayısının 18’ini son çeyreğe sığdıran (kariyer playoff son çeyrek rekoru) Durantula, Thunder’ın arkasına bakmadan maçı bitirmesini ve seriyi eşitlemesini sağladı.

OKC’den fazla uzun bahsettiğimin farkındayım. Ama Spurs iyi giderken bir şeyleri değiştiren onlar oldu ve analiz edecek daha fazla değişkene sahiptiler. Spurs, ilk iki maçta harika yaptığı işleri, seri Oklahoma City’e taşındıktan sonra yap(a)madı. İkinci maçta kalplerimizi çalan ball movement’ları, topun bir oyuncunun elinde daha uzun kaldığı ve üretkenlik için ikili oyuna muhtaç kaldıkları bir versiyona dönüştü. Tony Parker’ın tüm penetreleri de rakip savunma tarafından kesildi. Duncan ile oynadıkları ikili oyunlardaki perdeleme çıkışında, Kendrick Perkins muazzam show-up’lar yaparak Fransızı sürekli potanın uzağına sürdü. Çok iyi bir bitirici olan Parker, bu saqvunma karşısında çembere inip sayı üretmekte sıkıntı çekti (5/15 ile 12 sayı). Ama daha da önemlisi, potaya hiç drive edemediği için, üzerine yardım savunmacılarını çekip, dipteki şutörleri boşaltamadı. Bu, ilk iki maçta müsait atışlar bulmalarını ve topu hızlı döndürmelerini sağlayan en önemli hücum opsiyonlarıydı.

Spurs, bunları başardığı ilk iki maçta 22 ve 27 asist yaparken, seri Oklahoma City’e taşındıktan sonra 17 ve 18’de kaldı. Nokta!

--------------------------------------------------------------------------------------------------

Lil Wayne Şaşırmış!


Lil Wayne'i pek tanımam. Yaptığı müziği de bilmiyorum ama sanırım oldukça başarılı bir isim. Wayne, 3. maç öncesinde Thunder tribünlerinden bir koltuk istemiş. Kulüpten kendisine gelen yanıtta ise, diğer herkes gibi bilet alması gerektiği, işlerin Oklahoma City'de böyle yürüdüğü ifade edilmiş.

Ancak Wayne, bir "istenmeyen adam" edebiyatı yapmaya çalıştı. Twitter'da, Oklahoma City'nin kendisini istemediği yönünde bazı tweet'ler yazdı ve bir anda San Antonio Spurs'ü tutmaya başladı!


4. maç öncesinde Durant, Lil Wayne'i salona davet etmiş. Ancak Wayne, bu teklifi reddetmmiş. Yok yere insanların kendisini istemediği gerçekliğini yaratıp, üzerine bir de "istenmediğim yerde durmam"... Nefis!


1 yorum:

G. dedi ki...

Hakkında atılan bir twit: "Umarım kendisini müzik bakımından da istenmeyen olarak hissedir"