Eskiden

1998 yazı...

Adidas sponsorluğunda düzenlenen bir basketbol turnuvası.

Sağda, Lakers ile ligdeki ikinci sezonunu tamamlayan Kobe Bryant var. Solda ise 6.1 sayı ortalaması yakaladığı çaylak sezonunu geride bırakan 19 yaşındaki Tracy McGrady.

Ortadaki çocuk, hayran olduğu iki NBA oyuncusuyla basketbol oynama ve fotoğraf çektirme şansını yakalıyor. Organizasyona Atlanta'dan gelmiş. Henüz 12 yaşında. Yaşıtlarına göre biraz uzun boylu.

İsmi, Dwight Howard.

Spurs - Grizzlies #1

Seriyi açıklayacak en önemli istatistik: Memphis, playoff'ta pick & roll'larda kısa oyuncudan en fazla sayı yiyen takım.

Şimdi bu ne anlama geliyor? Tony Parker, ikili oyun çıkışlarının üstadlarından. Perdeleme çıkışı karşısında bulduğu adam ya Zach Randolph, ya da Marc Gasol. İkisi de yavaş ayaklı, ikisi de iyi show-up yapamayan ve pick & roll savunmasında iyi olmayan uzunlar. Parker ilk maçta müthiş işledi orayı. Bir adım soluna vurup şut attı. Çembere gidip basket yaptı. Savunma rotasyonları iyiyse boştaki adamı buldu. 9/14 ile 20 sayı atıp dokuz da asist yaparak maça damgasını vurdu kısaca.

Memphis, ekmeğini savunmadan yiyen, 48 dakika boyunca boğuşan, güreşen, fiziksel oynayan bir takım. Hücumları hiçbir zaman üst düzey bir yaratıcılık barındırmadı. Savunmada ayakta kalamazlarsa seride de kalamazlar. İlk yarıda Spurs'te benchten gelen iki uzun; Bonner ve Diaw neredeyse ilk beş çıkan Duncan ve Splitter kadar süre aldı (25'e 23 dk). Bu ikili sahadayken beş dışarıda gibi oynuyor Spurs. Grizzlies uzunları da onlara çıkmak zorunda zira şut tehditleri var. Zaten Bonner üçü ilk yarıda olmak üzere dört üçlük buldu maçta. 

Memphis oldukça iyi savunma rotasyonlarına sahip. Sertler ve ortayı kalabalık tutmayı seviyorlar. Ancak Bonner ve Diaw, Randolph ve Gasol'u yukarı çekince, Memphis savunmasının dengesi bozulmaya başlıyor. Boyalı alan açılıyor ve savunma, penetreciye karşı gömüldüğünde şutörler boş atış buluyor. Bu şekilde maç boyu 14 üçlük attı Spurs. Playoff'ta kulüp rekoru. Ayrıca bu 14 isabetli üç sayının tamamı asist üzerinden geldi. Spurs'un topu ne kadar iyi dolaştırdığının, Memphis savunmasının dengesini ne denli alt üst ettiğinin en somut göstergesi bu istatistik belki de. Ve burada tabii her şey Tony Parker ile başlıyor ve onunla şekilleniyor. #Saygı


14 üçlük, Memphis'in bu sezon (82 maç + playoff) bir maçta izin verdiği en yüksek rakam. Savunma hakikaten iyi sinyaller vermiyor. Spurs'ün şutları her maç girmeyebilir. Ama bu düzende o atışları bulmaya devam edecekler gibi duruyor.

Memphis hücumunun lideri - Mike Conley'in de maçtan sonra söylediği gibi- Zach Randolph. Çok iyi bir playoff geçiriyor. Post season'da maç başına 19.7 sayıyla takımın en skoreri.  Ama ilk maçta Spurs savunmasına karşı adeta yok oldu. Maç sonu rakamları 1/8 saha içi isabetiyle 2 sayı. O da girmeyen bir şutu tiplemesiyle oldu. Hem de maçın bitimine 9 buçuk dakika kala, fark 18 iken.

Spurs müthiş baskılı bir savunmayla Randolph'a hiç top aldırmadı. Z-Bo, maç boyunca hücumda topa sadece 11 defa dokunabildi. Bunların üçünün hücum ribaundu olduğunu düşünürsek 28 dakikada alabildiği pas sayısı sadece 8. Ve bu dokunuşların yalnızca ikisi post-up yaptığı pozisyonlardaydı. Memphis hücumda bu soruna bir çözüm bulamazsa seri çok uzun sürmez. Keza en önemli skor kaynakları pota altı. Bu playoff'ta post-up'lardan (boyalı alan toplamı değil) maç başına 20.1 sayı buldular ki bu kategoride playoff lideri durumundalar.

Verimli bir post-up pozisyonu için inside & out oynamaları, topun hızlı mesafe kat etmesi gerekiyor ama boyalı alan civarına pas indirmekte bile sıkıntı yaşadılar ilk maçta. Oyun kurucu Mike Conley'in de maç sonrası dile getirdiği en büyük sıkıntı, pota altına top indirememeleri ve kendi basketbollarını oynayamamalarıydı.

Uzun bir seri olacak mı bilmiyorum. Memphis, pek çok kişinin düşüncesini terse çevirdi ilk maç itibariyle. İlk iki turda da ilk maçlarını kaybedip seriyi kazanmayı başarmışlardı. Hatta ilk turda Clippers'a karşı 2-0 geriden gelmişlerdi. Lionel Hollins doğru ayarlamaları yapamazsa, bu başarıyı tekrarlamaları çok zor olacak.

Thunder - Grizzlies #5

Hastayım. Bir süredir yazamıyorum. Ekran karşısında çok kalmam iyi olmuyor maalesef. Özledim buraya bir şeyler karalamayı.

Uzun yazmayacağım. Thunder - Grizzlies maçıyla ilgili bir pozisyona değineceğim sadece.

Maçın bitimine 1:31 var. Skor 80-75. Memphis önde. Kaybederse tatile çıkıyor Oklahoma City. Şakası yok işin kısaca. Hata payları yok. Farkı beşe indiren basketi atıyorlar. Ama transition savunmaları öyle kötü ki, sayı yedikten sonra hızlı hücum yapıyor Memphis!

Tayshaun Prince topu oyuna sokacak. Son hücumda onu Derek Fisher savunuyordu. Şu anda hücum saati arkasında çok net seçilemeyen Mike Conley'e yakın ama birazdan ayrılacak oradan. Conley'i savunan ise Reggie Jackson. Hücumcusunu orta sahada bekleyecek. Kevin Martin, Quincy Pondexter ile eşleşeceği kanaatinde. OKC'deki tek uzun Serge Ibaka, Memphis'teki tek uzun Marc Gasol'u savunacak.

Ama...

Bir önceki hücuma kadar iki uzunla oynuyordu Memphis. Durant Gasol'u, Ibaka ise Zach Randolph'u tutuyordu. Şimdi tek uzun var ve Ibaka doğal olarak Gasol'a gidiyor. Bu durum Kevin Durant'in kafasını karıştıracak ve savunmadaki hatalar başlayacak.

Bu arada Tony Allen da önündeki boş kulvarı koşacak şimdi.

Fisher, anlık baskıyı bıraktı ve savunma alanına dönüyor. Jackson, Conley'in topla birlikte hücuma geçmesini bekliyor. Pondexter sahanın sol tarafına doğru hareketlenirken Martin ondan önce davranıp aynı bölgeye gidiyor. Fakat hemen arkasında Durant'in unuttuğu Tony Allen var. Bu hareketiyle onun önünü açıyor. Durant'e dikkatli bakın. Gözü halen Gasol'da. Eh ama onu Ibaka aldı!

Tony Allen bomboş.

Durant dışında tüm savunma pozisyonları yerleşti OKC'de. Martin pozisyonu okuyabilse Pondexter'ı takip etmeyip Allen ile kalabilirdi. Bu da savunmaya hatasız yerleşmeleri için onlara süre verebilirdi.

Eşleşmelerin son haline bakalım. Jackson sahanın ortasında Conley'i bekliyor. Martin kestirmeden gidip Pondexter'ı buldu ama bu şekilde Allen boş kaldı. Fisher, Prince'i kolluyor. Hücuma gelince onu alacak. Ibaka geride Gasol'u bekliyor ve Allen ile pek ilgilenmiyor. Durant de halen Gasol'u beklemekle meşgul. Tony Allen'ı tutan yok.

Mike Conley çok iyi bir pas verecek Allen'a. Allen çembere giderken Ibaka pozisyona uyanıp blok yapmak için gelecek. Sonuç; basket ve faul.

Bitime 1:30 varken, fark beşe kadar inmişken asla kabul edilemeyecek bir savunma hatası Oklahoma City'de. Yazıda en büyük payı Durant'e vermiş gibi oldum. Sahadaki oyuncu grubunu baz alırsak doğru da. Ama coach Scott Brooks'un veya asistanlarından birinin bu duruma uyanıp gerekli direktifleri vermesi gerekiyordu. Sonuçta Tony Allen, Zach Randolph ile değiştikten sonra bir hücum yapma şansı oldu Thunder'ın. Daha oradan buna uyanmaları gerekiyordu.

Uyanamadılar. Tatile çıkıyorlar. Bazı tuhaf insanların sebebini anlayamadığım bir şekilde Russell Westbrook'u saçma sapan eleştirdiği günler de artık son bulmuştur sanıyorum. Takımın tüm agresifliğini, tüm yırtıcılığını ve saldırganlığını Westbrook'un getirdiğini de görmüş olduk. Oynayabiliyor olsa, müthiş bir playoff geçiren Mike Conley'in etkisini de aşağı çekmiş olacaktı kuşkusuz.

Memphis ise rüya playoff'una devam ediyor. Tarihlerinde ilk kez konferans finali oynayacaklar. Yolunu savunmayla çizen her takım gibi buraya ciddi anlamda tırnaklarıyla kazıyarak geldiler. Oynadıkları her maç, her periyot tüm eforlarını sahaya koyuyorlar. Onları izlerken insan oturduğu yerden yoruluyor. Ama tabii keyiften de bayılıyor! Golden State ile birlikte bu playoff'larda en sevdiğim takım konumundalar. #Grit-and-grind Basketball

Spurs - Warriors #2

Sanırım son zamanlarda hayatta en çok keyif aldğım şey Golden State'i izlemek. Aldığım hazzı sözcüklerle tarif etmem olanaksız.

Warriors beklentileri fazlasıyla aştı. Burada olmalarını kendileri dahil kimse beklemiyordu. Bu nedenle üzerlerinde pek baskı yok. Oynadıkları oyundan son derece keyif alıyorlar ve izleyenlere inanılmaz keyif veriyorlar.

Sinyal ilk maçta gelmişti aslında. Golden State'in Denver serisinden beri devam eden maçı sonlandıramama, öndeyken vurup geçememe sorunu yine hortlamasa seri şu anda 0-2 bile olabilirdi. İlk maçın son dört buçuk dakikasında 16 sayı öndeydiler ama bunu koruyamadılar. İkinci maçta da iki defa 20 sayıyı görmelerine rağmen son bölümde yine kriz yaşadılar.

Steph Curry son dönemde Dünya'nın yedi harikasından biri değil; tek harikası! Ama bu maç sahneyi Klay Thompson'a bıraktı. İlk yarıda 7/8 üç sayı isabetiyle Kıta Avrupasının sabah karanlığında aşırı endorfinden tavanlara zıplamasını sağlayan genç oyuncu devreyi 29 sayıyla tamamladı. Bu, Popovich döneminde bir playoff maçının tek devresinde Spurs'ün yediği en yüksek rakam. Thompson'un kırdığı rekor ise, bir devrede 28 sayı, Steph Curry, 1. maç!

Gregg Popovich şöyle diyecekti maç sonrası: "Steph Curry ile Klay Thompson'un aynı maçta alev almaması büyük kibarlık."

Thompson aslında müthiş bir playoff geçirmiyordu. Özellikle Denver serisinde dış şutunda biraz zorlandığını da gördük. Normal sezonda yüzde 40 ile üçlük attıktan sonra Denver'a karşı yayın gerisinden yüzde 34 ile oynadı. İlk turun tamamı ve Spurs serisinin ilk maçında alır almaz kullandığı üç sayılarda 7/27 ile oynarken, dün gece bu tür pozisyonlarda 6/6 üçlük attı.

Klay Thompson için işler iyiye gidiyorken, Steph Curry ise alev alev geçtiği ilk turun ardından Spurs'e karşı kısa dönemlerde de olsa sorun yaşayabiliyor. İkinci maçta Danny Green tarafından savunulduğu dönemde 8'de sıfırla oynarken, diğer Spurs oyuncularının savunmasında 7/12 ile attı. Üzerinde Green varken hiç asist yapamadı ve iki kez top kaybetti. Ancak diğer oyunculara karşı dört asist üretti ve topu hiç kaybetmedi. İlk iki maç sonunda ise hücumda rakamlar Steph Curry için şöyle: Green tarafından savunulduğu dönemde saha içi isabeti 1/13. Diğer Spurs oyuncularına karşı ise yüzde 57 ile şut kullanıyor.

Ama Spurs, eşleşme problemlerinden ötürü Danny Green'i Steph Curry üzerinde istediği kadar kullanamıyor. Green'i Curry ile eşleştirdiğinizi düşünün. Leonard ise Klay Thompson'u tutmak zorunda. Bu sefer de Harrison Barnes'a Tony Parker kalıyor. Böyle olunca da Barnes, bu eşleşme avantajını kullanmaktan geri kalmıyor.

Burada açıklayacağım pozisyon, bir üst paragrafta değindiklerimle harfiyen aynı değil çünkü Warriors sahada iki uzunla yer alırken, Spurs tek uzunla oynuyor. Leonard, Carl Landry'i savunmakla görevli. Ginobili, Curry'nin üzerinde. Green de Klay Thompson'a gidiyor. Ama anlatacaklarım aynı bağlamda, zira Tony Parker'a Harrison Barnes kalmış.

Fark 15 sayı ama Spurs tam da bir seri yakalamak üzere bu esnada. Seyirci de havaya girmeye hazır. Barnes eşleşme avantajına hemen uyanıyor ve Curry yarı sahayı daha yeni geçerken heyecanla, sıçrayarak top istiyor.

Curry mismatch'i hemen görüyor ve topu Barnes'a indiriyor. Barnes, Parker'ı arkasına almış vaziyette. Hemen bire bire oynayacak. Aralarındaki boy farkı 15 cm. Kilo farkı ise 13. Kısacası Barnes'ın arkasında kalabilme ihtimali yok Parker'ın.

Barnes, Parker'ı iterek çembere yaklaşıyor ve dönerek müsait bir atış kullanıyor. Bu hücumla Spurs'ün serisi bitecek ve seyircinin de ateşi biraz sönecek. Barnes'a yardım getirebilen sadece Kawhi Leonard var, o da takımın dört kısayla oynaması nedeniyle Landry ile eşleştiği için. Ginobili (başka bir pozisyonda bu kişi Green veya Leonard da olabilir) Steph Curry'i bırakamıyor, bırakamaz! Spurs'ü ilk yarıda perişan etmiş Klay Thompson ise ters tarafta, dip çizgide bekliyor. Danny Green'in Harrison Barnes'a daha fazla yaklaşma ihtimali yok.

Uzun lafın kısası şu: Spurs, eşleşme problemlerinden dolayı, Curry'i, onu en iyi savunacak adamla tutamıyor.

Şimdi Oracle Arena'da muazzam bir seyirci önünde harika iki maç izleyeceğiz. Klay Thompson'un ikinci maçın ilk yarısında attığı 7/8 üçlük evlerinde gelse, seyirciler en üst kattan saha içi koltuklara falan atlardı herhalde!

Spurs'te işler çok iyi değil. Tony Parker, GSW savunmasının kendisini ve Duncan'ı nispeten özgür bırakıp, diğer oyuncuları kapatma eğilimde olduğunu düşünüyor: "Duncan ve ben her maç 20'şer şut atmaya devam edeceğiz. Warriors savunması buna izin veriyor."

Bu plan hiç de fena işlemedi şu ana kadar. Ducan ve Parker dışındaki Spurs oyuncuları ilk maçta 29/64, ikinci maçta ise 19/52 ile şut attı. Serinin geri kalanında ayağa kalkmak zorundalar.

Şu an işler Golden State'in istediği gibi gidiyor. Evlerinde çılgın iki maça hazır olun...

Thunder - Grizzlies #2

İlk maçın ardından genel kanı aşağı yukarı şöyleydi; Mike Conley ve Tony Allen biraz kendilerine gelirse, Grizzlies, evine saha avantajıyla dönebilir...

Nitekim de işler böyle gelişti. Conley ayağa öyle bir kalktı ki, 26 sayı, 10 ribaund ve 9 asistle, üç kategoride de takım lideri oldu ve Oklahoma City'den takımı için bir galibiyet çalmayı başardı. Tony Allen yine bitiricilik sorunları yaşasa da, ilk maça oranla çok daha odaklıydı. Savunmada birinci maç yazısında örnekle anlattığım türde dalgınlıklar yapmadı, beş hücum ribaundu yapıp beş de top çaldı. En önemlisi de, son çeyreğin önemli bölümlerinde Kevin Durant'i savundu ve eşleşmede çok kısa kalmasına karşın hayli etkili oldu.

Memphis coachu Lionel Hollins, maçtan sonra "Kendi oyunumuzu oynadık." dedi. Kendi oyunları; sert savunma, pota altında hakimiyet ve sahanın iki yakasında da agresiflik.

İlk maçta ribaundlarda Thunder'a yenilmişlerdi. Dün geceyse 43-35'lik net bir üstünlük kurdular. Faul çizgisine ilk maça oranla 8 kez daha fazla gittiler. OKC'ye ilk maçta 10 top kaybı yaptırmışlardı, bu defa rakiplerini tam 19 kez top kaybına zorladılar. Top kayıpları üzerinden buldukları sayılar da 14'ten 29'a yükseldi. Agresyonları ciddi anlamda katlandı. İşte gerçek Memphis basketbolu!

Rudy Gay sonrası go-to-guy'larının kim olacağı bir soru işaretiydi. Artık bu kişinin Mike Conley olduğundan kimsenin şüphesi yok. İlk maçı 5/15 saha içi isabetiyle geçen Conley, bu sefer 11/22 ile şovu Kevin Durant'ten çalmayı başardı.

"Onu sevin ya da sevmeyin, ama şurası kesin; Mike Conley ligin en iyi beş oyun kurucusundan bir tanesi." diye konuştu maçtan sonra Tony Allen. Aslında tam bir lider gibi davrandı. Son çeyrekte Durant üzerindeki başarılı performansının "tamamen uzun oyuncuların eseri" olduğunu söyledi.

Bu tabii ki abartılı bir söylem. Ama gerçeklik payı hiç de az değil. Durant, Allen ile arasındaki boy farkını kullanmak için post-up yapmaya inmesin diye ve/veya penetrelerini engellemek için sürekli bir uzun oyuncuyla yardım getirdi Memphis. Bunda asıl amaçları, topu Durant'in elinde çıkarmaktı. Çünkü onun dışında kim şut atarsa atsın, bunu isterler ve kabul ederler. Top yeter ki Durant'in elinden çıksın.

Demek istediklerimi bir örnekle açıklamaya çalışacağım...

Durant tepede Nick Collison'dan topu alıyor. Collison içeriye gidecek. Ibaka ise biraz dışarı açılacak. Amaç, KD'ye oyun oynayacak alan yaratmak. Tony Allen, Durant'e şimdiden yapışmış durumda.


Durant rakibine sırtını dayıyor. Hücum alanının sol bölümünde açılan boşluğu gördü. Oraya hareketlenmek niyetinde. Ama ligin en iyi savunmalarından birinin mimarı, gerekli ayarlamaları yapmış. Uzunlar, içeriye girmek isteyen Durant'e yardım getirmeleri için tembihlenmiş. Collison'un savunmacısı Randolph tehlikenin farkında. Durant'in hareketlenmesiyle birlikte o yolu kapatacak.

Durant geldi. Ama Z-Bo, coach Lionel Hollins'ten gerekli direktifi almış. Hemen Durant'in yöneldiği alana doğru geliyor. Tony Allen'ın da savunma pozisyonu oldukça iyi. Rakibine geçilmiyor.

Durant, topu aldığı anda hücum alanının sol kısmındaki boşluğu görüp hareketlenmişti. Allen oraya gitmesine engel olunca alternatif yolları deneyecek.

Sol taraf kapandı. Diğer seçenek sağa dönmek. Durant o tarafa dönüyor ama penetresi Allen tarafından kesildiğinde, kendisine yardıma gelen Randolph'u henüz fark etmemişti. Diğer tarafa döndüğü anda Z-Bo karşısında beliriyor. Ligin savunma verimliliği en yüksek ikinci takımı[1] için ofiste sıradan bir gün daha!

Durant iyice sıkıştı. Topu elinden çıkaracak ama adresin Memphis potası olmayacağı kesin. Zira çembere giden yolda nefes alabileceği bir boşluk kalmadı. Top Fisher'a gidecek. Onun pasını ise Nick Collison kontrol edemeyecek ve OKC top kaybı yapacak.

Collison orada topu yakalasa sayı yapabilir. Ama önemli olan bu değil. Memphis savunmasının birincil önceliği, Durant'in topu elinden çıkarması ve şutu diğer dört oyuncudan herhangi birinin kullanması.

Bu isteklerinde de yukarıdaki hücumda ve maç sonundaki bazı hayati hücumlarda başarılı oldular.

Thunder, sayılarının büyük bölümünü Durant ve Westbrook üzerinden buluyor. Kevin Martin onlara katıldığında ise kazanmaları iyice kolaylaşıyor. Ancak Westbrook yokken tüm yük Durant'in üzerinde. Martin ona destek çıkamazsa hücum ciddi sıkıntılar yaşıyor.

Bu sezon (playoff dahil) Kevin Martin'in 20+ sayı attığı 12 maçın 11'ini kazandı OKC. Müthiş bir oran. Serinin ilk maçında da 25 atmıştı. Martin'in çift hanelere çıkamadığı maçlardaki galibiyet sayıları ise 10-10. 

Onun yaptığı skor normal rotasyonda bile bu kadar önemli bir faktörken, Westbrook'un yokluğunda skora karkıda bulunamamsı Scott Brooks'un en kötü kabuslarından bile daha boğucu.

Şimdi seri iki maç için Memphis'e taşınacak. Martin, evde yüzde 48 ile şut atarken, isabet oranı deplasmanda 41'lere kadar geriliyor. Tablo OKC için pek iç açıcı değil.

Memphis ilk maçın ardından kendi basketboluna, doğru oyuna yeniden dönmüş durumda (Nispeten kötü oynadıkları maç da tek topla bitti zaten).

Gasol ve Randolph ikilisi, ilk maçtaki ritimlerini sürdürüp toplam 39 sayı, 13 ribaund ve 8 asistlik bir katkı yaptı ikinci maçta. Mike Conley tamamen kendini buldu ve ilk turda Chris Paul'a bile üstünlük sağladığı formuna döndü. Tony Allen ilk maçtaki odaksızlığından kurtulmuş halde. Grizzlies, Durant'i -nispeten- en sevdiği şeylerden uzak tutmayı başarıyor.

Serinin ilk iki maçı kesinlikle harikaydı. En az üç müthiş maç daha izleyeceğimiz kesin. Şu an için ibre Memphis'e yakın. 

Serinin tadını çıkaralım...

                                                                                                                                  

[1] Memphis, rakiplerini pozsiyon başına en düşük sayıda tutan ikinci takımdı normal sezonda. Birinci sırada ise Indiana var.

Spurs - Warriors #1

Muhtemelen gün içinde karşınıza onlarca benzer, hatta daha iyi analizler çıkmıştır ama sabahki efsane maçın son topunun dökümünü yapmadan geçmeyeceğim.

Gregg Popovich'ten gördüğümüz efsane son oyunların herhalde bir milyonuncusundan falan bahsediyoruz. Warriors, normal sürenin son beş dakikasındaki 16 sayılık farktan maçı sonlandıramayıp, bir de böyle bir  hücumla kaybedince yıkılmamaları elde değil. Hele 58 dakika oynayan Steph Curry ertesi sabah yataktan nasıl kalktı, bilmiyorum.

Şimdi, Spurs'e maçı kazandıran hücuma bakalım.

Manu Ginobili'nin kendi de söylediği gibi onun üzerine çizilmiş bir oyun değil. Ama hücum seti o kadar çok varyasyona sahip ki, benchten bir adam bile müsait atış bulabilir!

Kawhi Leonard topu oyuna sokuyor. Normal sürenin sonlarında, yazının devamında değineceğim müthiş bir şut sokan Danny Green hemen dip çizgide yerine almış vaziyette. Tony Parker karşı tarafta. Ginobili'nin perdelemesini kullanarak yukarı çıkacak.

Parker ilk perdelemeden çıkıyor. Bir ikinciyi ise onu tepede bekleyen Boris Diaw yapacak. Şimdi savunmadaki eşleşmelere dikkat. Şu an Ginobili'nin perdesinden çıkmaya çalışan Harrison Barnes, Parker'ı savunuyor. Kent Bazemore de Ginobili'nin üzerinde. Switch yok. Tepedeki Diaw'ı savunan ise Jarrett Jack. Parker ikinci perdelemeye doğru geliyor. İşler birazdan karışacak.

Diaw, Parker'a perdeleme yapar yapmaz potaya doğru hızla devrilmeye başlıyor. Parker top almak için tepeye geliyor. Barnes onu tüm hızıyla kovalıyor. Ama Jack switch yapmaya karar veriyor. İçeriye devrilen Diaw'ı unutup Parker'a odaklanıyor. Warriors savunmasının dengesi altüst olmak üzere. Bu arada Ginobili de dışarı açılacak.

Parker tepeye ulaştı. Ama o da ne!? Üzerinde hem kendi savunmacısı Barnes, hem de Diaw'ı boşveren Jack var. Diaw içeriye penetre edince Ginobili'yi savunan Bazemore, Arjantinli ile hareketlenemeyip Diaw ile kalıyor. Green ise savunmanın ilgisinin bir kısmını üzerinde tutmak için halen köşede.

Jack swtich yapıp, Barnes ise adamında kalınca Golden State savunmasında bir anda kaos oluşuyor. Bazemore, Diaw'ı bomboş bırakmamak için Ginobili'yi riske etmek zorunda kalıyor. Diaw ise çaylak oyuncudan daha uzun ve güçlü olduğu için çok iyi bir pozisyon alıyor devrildikten sonra.

Şu anda Kawhi Leonard ister topu pota altında çok iyi pozisyon alan Diaw'a indirebilir, ister üç sayı çizgisinde bomboş bekleyen Ginobili'yi bulabilir. Genç oyuncu, Arjantinliyi tercih ediyor.

Top Ginobili'de. Bomboş bir pozisyon. Jarrett Jack çoktan dua etmeye başladı bile şutun kaçması için. Manu, uygun durumda atışı kullanıp efsanevi maçı takımına kazandıracak. Şutuna güvenmezse, Bazemore hızla ve tamamen kontrol dışı bir şekilde üzerine geldiği için, topu bomboş kalan Diaw'a indirebilir. Hadi abartıp Steph Curry top inene kadar Diaw'ın üzerine geldi diyelim. Hala 3 saniyesi olacak Fransız forvetin. İster topu birkaç defa vurup pozisyonunu kolaylaştırmaya çalışabilir, isterse de dip çizgide -Curry içeriye geldiği için- bomboş kalacak Green'i bulabilir. Şutu atıyor ve AT&T Center yıkılıyor!

Gerçekten son dönemde izlediğimiz en heyecanlı maçlardan biriydi. Steph Curry üçüncü çeyrekteki insanüstü oyunuyla takımına ciddi bir fark getirdi ama Denver serisinde de zaman zaman gördüğümüz gibi maç sonunu yine kötü oynadılar takımda.

Mark Jackson bu takımla coachluk kariyerine başladığından beri pek fazla basit hata yapmadı. Ama Steph Curry'i mutlaka dinlendirmesi gerekirdi. Tabii ki maçın iki uzatmaya gideceğini önceden kimse bilemez. Ama son çeyrekte bile hali kalmamıştı genç oyuncunun. İkinci periyot başında ve/veya üçüncü periyot sonunda biraz soluklansa fena olmayabilirdi keskin şutör. 58 dakikalık maçta tam 3 saniye dinlenebildi Curry.

Bu arada yazının başında Danny Green'in maçı uzatmaya götüren şutundan bahsetmiştim. Popovich'in çizdiği hücum harika. Buyrun:



Spurs, bu hücumun tamamen aynısını sezonun hemen başında Lakers'a karşı da oynamıştı. Yine çok iyi işletmişlerdi oyunlarını ve Green yine şutu sokmuştu ve maçı kazanmışlardı.



Yalnız iki hücum da o kadar müthiş oynanmış ki; perdelemelerin yeri, cut'ların milisaniye bazında(!) süreleri, pas, şut, vs. her şey aynı. Gerçekten muhteşem.

Artık serinin ikinci maçına odaklanma zamanı. Warriors bir yandan Spurs'ü evinde bile yenebileceğini hissetti (bu maçla birlikte deplasmanda 30 maçtır kaybediyorlar San Antonio'ya), ama diğer yandan ucuna kadar getirip son topta kaybetmenin neden olduğu düş kırıklığını yaşadı.

Golden State'in ikinci maça getireceği psikoloji ve Steph Curry'nin 58 basketbol dakikası sahada kaldıktan sonra kendini nasıl hissedeceği, serinin gidişatı için hayati olacak...

Thunder - Grizzlies #1

Normal sezonun en verimli ikinci hücumu, ligin en verimli ikinci savunmasına karşı[1]... İki uzun, Memphis hücumunun neredeyse kalbi. Oklahoma City ise ligin muhtemelen en iyi pota altı savunma ikilisine sahip. Kağıt üzerinde her şey, dengeli ve keyifli bir seri olacağına işaret ediyordu. Ve serinin açılış maçı kimseyi şaşırtmadı.

Thunder, ilk turda Rockets'ın ilk maçtan sonra dört kısayla oynama tercihi nedeniyle ligin en iyi post-up savunmacılarından Kendrick Perkins'ten neredeyse hiç verim alamadı. Ibaka kendinden kısa dört numaraları savunduğunda müdafadaki rotasyonlarda sorun yaşıyorlardı ve tek uzunla oynamaları gerekiyordu. Perkins serinin son üç maçında sırasıyla 9, 16 ve 4 dakika süre aldı. Neredeyse normal sezon ortalaması (25) kadar. Seride, Gasol ve Randolph'a karşı hem Perkins - Ibaka ikilisini birlikte oynatabiliyor coach Scott Brooks, hem de Ibaka eşleşme dezavantajı yaşamıyor.

OKC'nin, kafesinden doğal ortamına salınan vahşi bir kedigil seviyesindeki tutku, açlık ve saldırganlığı tamamen Russell Westbrook'un eseriymiş. Bunu Houston serisinden beri görüyoruz net biçimde. Onun yerine ilk beşe yerleşen Reggie Jackson beklenenden çok daha iyi rakamlar yakaladı ama işin aslı tabii ki bambaşka.

Savunma oyun kurucuyla başlar. Westbrook topa baskı konusunda ligin en iyilerinden. İlk turda Westbrook'un sakatlanmasıyla birlikte Rockets'ın şut yüzdesi ve asist miktarı düzenli bir şekilde artmaya başlamıştı.

Thunder hiçbir zaman çok yaratıcı hücum setlerine sahip olmadı. İki süper yıldızın içgüdüleri ve yaratıcılıkları, hücum sistemlerinde önemli rol oynuyor. Westbrook ile en ufak şansta açık alana çıkarlarken, şu anda daha fazla set hücumuna razı olmak durumundalar.

Westbrook'un çembere yaptığı ataklardan da mahrumlar şu an. Penetre ettiğinde uzunların yardıma gelmesi sayesidne Ibaka ve Perkins'e pota dibinden sıklıkla müsait atış imkanı veriyordu Westbrook. Dün Memphis gibi bir savunmaya karşı, böyle delici bir guard'dan yoksunken ikisi de bu şansları bulamadı ve takımın hücumunu adeta troll'lediler! Normal sezonda maç başına 7/13'ten biraz daha iyi bir yüzdeyle oynayıp 17 sayılık bir katkı veriyordu bu ikili. Grizzlies serisinin ilk maçında ise toplamda 2/16 ile sadece 7 sayıda kaldılar.

OKC ancak iki oyuncudan istikrarlı skor katkısı alan bir takım. Kevin Martin benchten skor getirince rahat kazanıyorlar. Onun ritmi ise her gece aynı olmuyor. Şimdi Westbrook yokken tüm yük Durant'te. Martin ilk maçta 25 sayıyla o yükü biraz hafifletti ama normal sezonda şutlarının yüzde 22'sini isolation üzerinden atan Durant, playoff'ta bu oranı yüzde 33'e yükseltmek zorunda kaldı.

Westbrook'un istatistikleri zaten yeterince göz kamaştırıcı. Ama katkısı kişsel rakamlarının çok daha ötesinde.

Memphis istediklerini aşağı yukarı yapmayı başardı. Durant dışında herkesi devre dışı bırakmak başlıca isteklerinden biriydi ve Martin dışında bunu başarabildiler. Bu iki isim dışında takımın geri kalanını 12/40 ile 33 sayıda tutmayı başardılar. Durant ve Martin ise toplamda 21/40 ile tam 60 sayı üretti!

Kendi hücumlarıysa Mike Conley dışında iyi işledi. Merkez yapıları olan Gasol & Randolph ikilisinden yüzde elliyle 38 sayı alırlarken, Chris Paul'a karşı oldukça iyi bir seri çıkaran Conley, 5/15 ile şut atıp 17 sayı ve 3 asistte kalınca işler biraz zorlaştı. Maçın bitimine 18 saniye kala Derek Fisher'a arkadan kaptırdığı top ise gerçekten hayli kötüydü.

İlk turun en formda adamlarından Tony Allen da oldukça kötü bir ilk maç geçirdi. Çizdiği pasif görüntü nedeniyle coach Lionel Hollins, Allen'ın sürelerini kısmayı tercih etti.

Kötü olan şu ki; yaptıklarının çoğu fiziksel değil zihinsel hatalardı[2]. En güçlü yanı olan savunmada önemli hatalar yaptı. Bir örnekle bakalım dilerseniz.

Thabo Sefolosha sağ forvette topu alıyor. Tepede ona pası veren Reggie Jackson içeriye hareketleniyor ama kısa bir tur atıp hemen left elbow'dan yukarı çıkacak. Sefolosha ise tepede bekleyen Kendrick Perkins'e pas verip, sağ dip çizgiye doğru yönelmeye başlayacak.

Perkins topla buluşup bir iki yalancı dribblingle yüksek post civarına geldi. Jackson içeriden dolanıyor. Durant ise sol dipten pota altına doğru geldi ve birazdan Perkins'in perdelemesini kullanacak. Sefolosha yavaş yavaş dip çizgiye gidiyor.

Reggie Jackson içeriden kat edip dışarıda topu aldı. Sefolosha dip çizgide. Durant, Perk'ün perdesini kullanarak dışarı çıkıyor. İlk amaç ona perdeden çıkıp şut attırmak. Ama Sefolosha'nın savunmacısı Tony Allen, adamında kalmayıp bir an Durant'e odaklanıyor. Sefolosha da dip çizgiden anında cut yapıyor. Ne kadar belli oluyor bilmiyorum ama Reggie Jackson'a bakın. Pota altını çok net görüyor. Perkins'in nispeten yukarı çıkıp Gasol'u çekmesi, Collison'un da dip çizgiye yaklaşıp Randolph'u açması, Reggie Jackson'a daha iyi bir görüş alanı veriyor.

Tony Allen bir an uyuya kaldı. Sefolosha backdoor cut'ı yapıyor ve Jackson da onu ödüllendiriyor. Allen durumu fark edip, pozisyona gelene kadar basketi yapıyor Sefolosha. Böylesine yakın bir maçta, kolay her basket çok büyük öeneme sahipti.

Uzun bir seri izleyecekmişiz gibi görünüyor. İlk maçın ardından daha umutlu olması gereken taraf Memphis Grizzlies. Maç sonunu felaket oynamayıp, son bir dakikada OKC'ye 6-1 mağlup olmasalar muhtemelen şu anda saha avantajı kendilerindeydi. Marc Gasol ve Zach Randolph, üst düzey savunmacılar tarafından müdafa edilmelerine rağmen oldukça iyi hücum performansları sergiledi. Mike Conley ve Tony Allen'ın ilk turdaki hallerine dönmeleri onları en az bir seviye daha yükseltecek.

                                                                                                                                               
[1] Normal sezondaki savunma ve hücum verimlilikleri.

[2] Üstad Tab Baldwin, basketbol oyunundaki hataları ikiye ayırır; fiziksel ve zihinsel hatalar. Fiziksel hatalar için şut kaçırma, kötü pas verme, yorulma vs. gibi önermeler sunar. Antrenmanların, bunları minimuma indirmek için yapıldığını söyler. Zihinsel hatalar grubuna ise, yanlış şut/pas tercihi, daha müsait oyuncuya pas vermemek, pozisyonları gereksiz zorlamak, savunmada yanlış rotasyon yapmak ve/veya tutulan oyuncuyu kaçırmak, vb. şeyleri koyar. Bunların kabul edilemez hatalar olduğunu savunur.

The White Dwight

Geçtiğimiz sezon 54, bu sezonsa tam 50 normal sezon maçı kaçıran Andrew Bogut, bir süredir içinde bulunduğu karanlık durumu paramparça ederek takımını ikinci tura taşıdı.

"Bu benim için çok duygusal bir gece çünkü kabus gibi bir yıl geçirdim." diye konuştu Bogut, Denver serisindeki 6. maçın ardından.

Monta Ellis gibi önemli bir yıldız karşılığında Milwaukee Bucks'tan takas edilmesi, takım sahibi Joe Lacob'un taraftarlar tarafından yuhalanmasına neden olmuştu. Hem de Chris Mullin gibi bir efsanenin formasının emekli edildiği törende.


Ama uzun süre sonra yeniden, hatta belki de nihayet bir draft bir numarası gibi oynamaya başladı Bogut. Denver karşısında takım zorlanıyorken boyalı alana sahip oldu, hücuma paslarıyla boyut kattı, bloklarıyla rakip oyuncuları süpürdü ve 14 sayı, 21 ribaund, 4 blok ve 3 asistlik muazzam rakamlar yakaladı. Ve tüm bunları, bir önceki maçta bileğini burktuğu için ağrı kesici iğne olup çıktığı maçta yaptı. Ama en önemlisi, daha genç ve daha enerjik olduğu günlerdeki gibi sahanın her alanında aktif olması ve kendini bir Warrior gibi hissederek oynamasıydı.

"Benim için çok karanlık aylardı. Pek çok şeyi sorguladım. Mental olarak aylar boyu çok kötü bir durumdaydım."

Kendinizi onun yerine koyun. Takasla sizi aldığı için, takımın başkanı 20 bin kişi tarafından yuhalanıyor. Bireyi dünyadaki en mutlu insan kılacak türden bir davranış olmadığı kesin.

Golden State'in kullandığı atışların yüzde 73'ü jump-shot[1]. Avustralyalı, takımının Denver'ın son 10 yılda 9. defa ilk turda elenmesine neden olan maçta adeta Dwight Howard gibiydi. Genç Warriors sürprizlere devam etmek istiyorsa, Bogut'un son Denver maçındaki performansını alışkanlık haline getirmesi gerekiyor.

                                                                                                                                        

- Sadece 6 sayı, 9 ribaund yapmıştı ama serinin üçüncü maçında da bayılmıştım Bogut'a. Özellikle savunma rotasyonları harikaydı.

Ayrıntı

Clippers ve Grizzlies arasındaki beşinci maçta bu bilgi ekranını gördük ikinci çeyreğin ortalarında. Herhalde serinin gidişatına ilişkin en açıklayıcı rakamlardan biri. 

Ribaund üstünlüğü şu ana dek inanılmaz önemli rol oynamış. Kusursuza yakın bir doğru orantı var maç sonuçlarıyla ribaundlar arasında. Beşinci maçı 103-93 kazanan Memphis'in maçtaki ribaund üstünlüğü 42-40. Aradaki fark 10 olsa istatistiği tutan kişi kendini peygamber ilan edebilirdi!

DeAndre Jordan'ın başı fazlasıyla ağrıyor zaten son dönemde. Takımın çember altındaki yumuşaklığı sonrası Vinny Del Negro'dan basın yoluyla küçük bir ayar yedi. Blake Griffin ayak bileğindeki sakatlık yüzünden 5. maçı tamamlayamadı. Sıradaki maç için durumu henüz kesin değil. Ancak oynasa bile son maçtakine benzer bir şekilde, dakikalar ilerledikçe acısı artabilir. Griffin'in sakatlığında yedek uzunlar hiç çalışmadı. Randolph ve Gasol ikilisi de toplam 46 sayı ve 19 ribaund üretti. Jordan'ın acilen kendine gelmesi şart.

Clippers'ın biraz koşması, açık alana çıkması lazım. Beşinci maçta Grizzlies ilk üç çeyrekte yalnızca 4 top kaybı yaptı. Clips, bu top kayıplarının hiçbirinin üzerinden skor bulamadı. İlk iki maçtaki agresifliklerinden uzak görünüyorlar. Üç hafta kadar önce Charles Barkley, Clippers için "Kağıt mendilden bile yumuşaklar" demişti. Hem Memphis'teki maçlarda, hem de Los Angeles'taki son maçta takım gerçekten de çok dağınık ve mental sertlikten uzaktı. Beşinci maçta işler kötü giderken sadece Chris Paul'un eline baktılar.

Sports Illustrated güzel bir cümle kullanmış: "Grizzlies, Chris Paul'u free agency pazarına yollamaya sadece bir maç uzakta."

Memphis'te çılgın bir seyirci olacak. Beş maçtır kaliteli basketbolun yanında bir de resmen güreş izliyoruz. Clippers, bu fiziksel arenada maçtan maça daha da düşmeye başladı. İşleri hiç kolay olmayacak.