Detroit Pistons'un Offseason Hamleleri

Detroit, daha fazlasını veremeyeceğini anladığı şampiyon takımı dağıttığından beri umduğu seviyeye bir türlü yaklaşamadı. Cap space'leri sayesinde 2009 free agency pazarında önemli bir role sahip olduysalar da, Ben Gordon ve Charlie Villanueva hamleleriyle yakın gelecekleri yeniden mahvoldu. Ancak, geçtiğimiz sezon oynadıkları tahammül edilemez basketboldan sonra bu yazki cap space'leri, onlara, ligde yeniden bir faktör olma potansiyeli sunuyordu.

Takımın basketbol operasyonları başkanı Joe Dumars, 2009 FA piyasasında yaptıklarıyla ligi adeta trollemişti. Bu yaz elinde yine aynı cap boşluğu, taraftarlarda ise yine aynı endişeler vardı. Sonuç itibariyle takıma eklenen ana parçalar Brandon Jennings ve Josh Smith. Bazıları için hayli heyecan verici, bazıları içinse yine tam bir hayal kırıklığı...

Dilerseniz geçtiğimiz sezonki enkaz üzerinden gidelim. İlk paragrafta da değindiğim gibi Detroit gerçekten tahammül etmesi güç bir takım. Taraftarları değilseniz ya basketbolu çok seviyor olmanız ya da sempati duyduğunuz takım(lar)ın onlarla oynaması gerekiyor Pistons'a tahammül edebilmeniz için. Hatta ortadaki tabloya kendi fanları bile zor dayanıyor. Pistons, geçen yıl maç başına 14,700 ortalamayla, ligde en az seyirci çeken üçüncü takımdı. Onlardan daha düşük doluluk oranıyla oynayan takımlar ise; satılıp satılmayacağı ve taşınıp taşınmayacağı o dönemde belli olmayan Sacramento Kings ile genç oyuncularına gelişme imkanı sunup, bir yandan da lottery'den iyi bir yer kapmaya çalışan New Orleans Hornets'ti. (Artık Pelicans)

Pistons geçtiğimiz sezon overall efficiency'de lig 24'üncüsüydü. Yani yüzer hücum ve savunma başına attıkları ve yedikleri sayı arasındaki fark (Pistons'ta -4.7) en düşük takımlardan biriydiler. 

Dilerseniz bir tabloya bakalım ve Pistons'un diğer 29'a takıma göre verimlilik konusunda nasıl bir yerde olduğunu görelim.
Detroit, yeşil okla gösterilen yerde. Aşağıdan yukarı giden kısım savunma, soldan sağa giden kısım ise hücum verimliliklerini gösteriyor. Takım ne kadar yüksekteyse savunması o kadar iyi, ne kadar sağdaysa da hücumu o kadar iyi demek. Aşağıda ve solda yer almak (hu huu? Detroit?) en kötüsü. Hem sağ uca, hem de tavana yakın olanlar ligdeki en iyi takımlar. Clippers'ın hakkının ne kadar yendiğini biraz daha iyi görüyoruz bu tablo sayesinde. Tabii, Indiana ve Memphis'in harika savunma performanslarının yanında hücumda ne kadar zorlandıklarını da. Keza lig ortalamasının altındalar. Böyle contender olunmaz üstad!

Geçen sezon Pistons'un bir sürü sorunu vardı; Calderon takasına kadar saf bir oyun kurucularının olmaması (ki Calderon da başka sorunlar yaratıyordu, geleceğim), kötü savunma, dış şut tehdidi yaratamayıp sahayı açamamalarının da önemli etmen olduğuı hayli can sıkıcı bir spacing bu sorunların başlıcalarıydı.

Sezon ortasında bir takım dinamikler değişti organizasyonda. 2004 şampiyonluğundan kalan son oyuncu Tayshaun Prince, üçlü bir takasta Memphis'e gönderildi ve o lanetli geçiş dönemi belki de gerçekten tamamlanmış oldu. Detroit de Jose Calderon ile nihayet gerçek bir oyun kurucuya kavuştu. Ancak ben Calderon'un takıma dahil olduğu dönemden alacağım değerlendirmeleri. O tüm sezon takımdaymış gibi konuşacağım.

İspanyol, tüm sıkıcılığına rağmen ciddi anlamda bir "oyun kurucu". Set hücumunda bir takım ayarlamaları ve okumaları yapmak konusunda hayli başarılı bir isim. Ve Brandon Knight'ın yapamadığı pek çok şeyi içgüdüsel bir şekilde yapıyor. Pistons organizasyonu da Knight'ın franchise player olma yolunda ışık göstermesi için ona yeterince şansı verdikten sonra bu konudaki umudunu yitirdi. Brandon Jennings için yaptıkları sign-and-trade'in de ana sebebi buydu zira.

Artık Calderon yok. Jennings pas kafalı bir oyun kurucu değil. Bir numara oynasa da bir facilitator değil. Atma kafasında olan ve Knight gibi pek çok kanalı göremeyen bir oyuncu. Ama saf skor potansiyeli konusunda Knight'tan fersah fersah üstün bir adam. Ancak yine de şimdi göreceğimiz şeyleri Calderon gibi yapamayacak ve bu da Pistons'un canını biraz sıkacak.

Normal sezondan bir Pistons - Knicks maçı. Jose Calderon, Jonas Jerebko ile tepede bir pick and roll oynama niyetinde. (Bu arada, Mike Woodson takımları PnR'ları kenarlarda oynanmaya zorlama konusunda ligdeki popüler savunma akımlarının -Thibs- biraz uzağında. Oraya kafa yorsalar fena olmaz bu sene.) Jerebko'nun savunmacısı Tyson Chandler -ki oldukça iyi bir ikili oyun savunmacısıdır- hemen arkada Calderon'un perdeden çıkmasını bekliyor.

Calderon'un savunmacısı Felton, perdeden sonra arkada kaldı. Bu arada Jerebko ne perdeleme yapmış öyle be. Hakikaten sevdim. İspanyol, üç sayı çizgisinin bir adım içinde. Şimdi adamın şutu var. Chandler, devrilen uzunda kalayım derse anında şutu atar. Bunun bilincinde, Calderon'a çok mesafe bırakmıyor. Ama şimdi anlatmak istediğim yere geliyoruz. Jose Calderon saf bir oyun kurucu. Pek çok yeri rahatlıkla görebiliyor ve kafasında hepsini kuruyor anında.

Calderon şut tehdidiyle Chandler'ı dışarı çekti ve Jerebko'ya devrilecek çok geniş bir alan kaldı.

Calderon topu Jerebko'ya indiriyor. Chandler devre dışı. Felton zaten o duvar gibi perdeden sonra pozisyona hiç giremedi. Yardım savunmacısı da Amar'e Stoudemire. Güldüm! Jerebko çok kolay bir şekilde basketi yapıyor pozisyonda.

İyi bir pick and roll daima işe yarar. Bu ve benzeri ayarlamaları Calderon içgüdüsel bir şekilde yapıyor. Knight uğraşıyordu ama yapamıyordu. Jennings'in ise o taraklarda pek bezi yok.

En Ciddi Sorunlardan Biri: Spacing

Takımın hücumuna ilişkin en belirleyici istatistiklerden biri şut mesafeleri. Pistons, ligde pota dibinden en çok atış deneyen ikinci (birinci Heat), en çok isabet bulan üçüncü takım. Bireysel bazda ise, Greg Monroe tüm ligde pota dibinden en çok deneme kaydeden oyuncu. İsabet sayısında ise beşinci sırada. Özetle, takımın hücumdaki tüm planları Monroe'nun boyalı alanda yapacakları üzerine kurulu. İyi penetrecileri de olmadığından yanıltıcı bir istatistik değil kesinlikle. Tüm yük Monroe'da.

Tabii ki Brandon Jennings ve Josh Smith'in gelişiyle birlikte daha fazla alterntafileri olacak ve Monroe'nun üzerindeki yük azalacak. Ancak şunu unutmamalı ki, takımda Jennings dışında (Monroe'nun sırtı dönük oyunu var gerçi) kendi şutunu yaratabilen bir oyuncu sıkıntısı azami düzeyde ve oyun kuruculuk yetenekleri neredeyse hiç gelişmemiş olan Jennings, hücumda ciddi paylaşım ve yerleşim problemleri yaratacak.

Spacing zaten geçtiğimiz sezon Pistons'un nemesislerinden biriydi. 48 dakikanın büyük bölümünü dış şutu olmayan ve hareket etmeyi pek sevmeyen iki uzunla oynadığınız zaman ciddi sıkıntılar yaşamanız kaçınılmaz. Detroit de Monroe-Drummond-Maxiell üçlüsüyle sezon boyunca bu sorunu yaşadı.

Calderon iyi oyuncu ve iyi bir oyun kurucu ama yol açtığı bazı sorunlar yok değil. Berbat denecek düzeydeki savunması dışında temposu da çok yüksek değil. Pistons, 2012-13 sezonunda hız[1] konusunda 21. sıradaydı ligde. Hücumdaki bireysel yaratma yeteneklerinin kısıtlılığını göz önünde tutarsak çok daha hızlı oynamaları gerekirdi. Ama eldeki yapı buna çok uygun değil. Ancak yine de, hücum şemaları uyku sorunu yaşayan insanları uyutmakta dahi kullanılabilecek Lawrence Frank ile yollarını ayırmaları gelecek yıl için iyi oldu. Maurice Cheeks de müthiş yaratıcı bir coach değildir ama değişen kadrolarıyla birlikte daha heyecan verici -en azından izlenebilir- bir Pistons göreceğimiz kesin yeni sezonda.

Geçen yıl hücum o kadar durağandı ki, Calderon'un maç başına yaptığı 6.6 asiste rağmen asist üzerinden bulunan basket sayısında ligde ancak 21. olabildiler. Burada ilginç bir durum var; Calderon, Raptors'tan takas edilene dek 7.4 asist ortalamasıyla oynuyordu. Ancak takas sonrası 28 maçta ancak 6.6'yı görebildi ki bu rakam, sezonun önemli bir bölümünde ilk beşten kesildiği 2009-10'dan beri kaldığı en düşük miktar oldu.

Yeni eklentilerden Josh Smith, nasıl kullanılacağına bağlı olarak bu takım için çok değerli bir parça da olabilir, çok ciddi bir baş ağrısı da.

Takımın ciddi bir spacing sıkıntısı var. Genelde iki uzunla oynadıklarında aşağıdakine benzer görüntüler oluşuyor.

Detroit transition'da (Bu adamların transition'u da bu kadar oluyor! Hor görmemek lazım). Calderon kanada doğru yönelirken Rodney Stuckey ona hızlı bir perdeleme yapıyor. Daha sonra tepeye çıkacak. Jason Maxiell hücuma henüz geliyor. Onu savunacak adam Andrew Bogut pozisyon almış. Gözü de topta. Top taşıyan oyuncunun hareket yönüne göre savunmada gerekli kaymaları yapacak.

Calderon topla dip çizgiye iniyor. Monroe içeride pozisyon almaya çalışıyor. Hücuma geç gelen Maxiell, perdelemeyle Calderon'u aşağıya gönderip tepeye hareketlenen Stuckey'e bir perdeleme yapıyor. Güçlü bir perde aynı zamanda. Klay Thompson takılıyor Maxiell'a. Stuckey'nin önünde çembere cut yapması için çok uygun bir alan var. Ki o cut'ı yapacak birazdan.

Ancak Pistons hücumlarının genel sorunuyla karşı karşıyayız: Spacing...

David Lee, top almak isteyen Greg Monroe'nun yakınında. Jason Maxiell'ı savunan oyuncu ise Andrew Bogut. Monroe topun olduğu tarafta, hatta topa çok yakın durarak Calderon'un hareket kabiliyetini azaltıyor. Ancak çok daha önemli sorun Jason Maxiell. Hiçbir şut tehdidi sunmadığı için Bogut ona ciddi bir mesafe bırakmış. Mavi çizgiyle görebiliyoruz. Bogut, Maxiell'a çıkmak zorunda olmadığı için içeriye kayıp ortayı kapatabiliyor. Ve bu sayede Stuckey'nin çembere yapacağı cut sonrası ona inebilecek olası bir pası neredeyse imkansızlaştırıyor.

Hızlıca yapmak istedikleri oyunun sonu. Pek mutlu bir son değil! Calderon hala nereye pas atabileceğine bakıyor zira Stuckey'e atabileceği pas çoktan kaçtı. Çünkü boyalı alanda bekçi var. Yine mavi oka bakabiliriz; Maxiell faul çizgisine yaklaştığı halde Bogut halen aşağıda. Hem Stuckey'e inebilecek bir pası engelliyor, hem de Monroe'nun top alma ihtimaline karşı ona yakın duruyor.

Pistons hücumunun hala 16 saniyesi var. Fakat kolay basket imkanını kaçırdılar. Yine hak etmek zorundalar ve sahadaki beşin -Pistons'un herhangi bir beşi gibi!- yaratıcı olduğunu söylemek çok kolay değil.

Josh Smith Düzene Nasıl Uyacak?

Öncelikle Monroe'nun pota altı oyununa veya Jennings'in penetrelerine kolaylık sağlamak için sahayı açmak zorundalar. Bunun için de iyi dış şut atmaları gerekiyor. Geçen sene bunu yapamadılar. Ligde en az üç sayı deneyen 6'ncı, en az üç sayı isabeti bulan da 10'uncu takımdılar geçtiğimiz sezon. Jose Calderon takası sonrası Brandon Knight'ı iki numaraya kaydırdıkları zamanlarda ondan fena katkı almadılar ancak o da dahil olmak üzere takımda elit bir dış atıcı yoktu, ki halen de yok. Bu nedenle savunmaları boyalı alan ve çevresinden uzaklaştırmakta ve sahayı açmakta çok ciddi sıkıntı çekiyorlar. Rakip savunmalar Pistons hücumlarına karşı içeriye yoğunlaşabildiği ve pozisyonlarını terk etmeleri adına yeterince zorlanamdığı için, takımın şutlarının önemli miktarı el üzerinden ya da zorlama şutlar oluyor. Bu durum, Pistons'un geçtiğimiz sezon en çok blok yiyen 10'uncu takım olmasının başlıca sebeplerinden.

Brandon Jennings bu konuda onlara yardımcı olabilir. Jennings 2012-13 sezonunda maç başına en fazla üç sayı isabeti bulan 18'inci oyuncuydu tüm ligde. Pistons adınaysa ilk 50'de sadece Calderon vardı!

Yeni sezonda coach Cheeks'in en kritik kararlarından biri Josh Smith'i hangi pozisyonda kullanacağı olacak. Monroe ve Drummond ikilisi kağıt üzerinde oldukça potansiyelli ancak fiziksel yapıları ve oyun tarzları nedeniyle birlikte oynattığınızda azami verim alamayacağınız adamlar. Fakat genel kanı, bu ikilinin bozulmayacağı ve Josh Smith'in üç numarada kullanılacağı yönünde.

Smith'in kısa forvet oynayacağı bir senaryo, geçtiğimiz sezonki hücum sorunlarının artarak devam edeceği bir kabus olur Pistons için. Smith, çember etrafındayken oldukça verimli olan ancak şuursuzca dışarılara çıkıp verimsiz şutlar atan bir oyuncu. Bir kere çember etrafında çok iyi bir bitirici, bu konuda hakkını vermek lazım. Pota dibinden kullandığı atışlardaki isabet oranı yüzde 77. Ligde 8+ maç oynamış tüm oyuncular içinde 15'inci sırada. Ancak kullandığı toplar çemberden uzaklaştıkça adeta bir felakete dönüşüyor Josh Smith. 3-9 feet arasından yüzde 36, 10-15 feet arasından yüzde 19, 16-23 feet arasından da yüzde 33 ile atıyor.


Smith kariyeri boyunca elit bir dış atıcı olmadı. Üç sayı isabeti, geride bıraktığı 9 sezon içinde yüzde 0 ile (yedi kez deneyip sonuç alamadığı bir sezon var) yüzde 33 arasında gidip geldi. Geçtiğimiz sezon da yüzde 30 ile üçlük attı.

Smith'in şut tercihleriyle ilgili ilginç de bir durum var aslında. Denediği üç sayılık atış miktarıyla, verimlilik reytingi (PER) arasında tamamen bir ters orantı var. Sadece yedi kez üç sayı denediği 2009-10 sezonunda ligin PER sıralamasında 20'inci olan Josh Smith, sırasıyla 154 ve 109 üç sayılık atış denediği 2010-11 ve 2011-12 sezonlarında kendini listede 30'ların sonunda buldu. Tam 201 defa dış şut denediği geçtiğimiz sezon ise verimlilik reytingi listesinde ilk 50'ye dahi giremedi.

Kısacası, Josh Smith çemberden ne kadar uzaklaşırsa, verimi de bir o kadar düşüyor. Bu yapıya bir de Brandon Jennings'in çoğu zaman dengesiz olan hücumunu ekleyin. Detorit ligin en verimsiz hücum takımlarından biri olmaya aday.

Bu bağlamda Josh Smith'in Detroit'te üç numara oynaması, takımın spacing sorunlarını daha da artıracağı gibi, Smith'in 4 yıl, $54 milyonluk kontratı da para-çokomel eğrisinde de hayli verimsiz bir grafik oluşturacak.

Monroe-Drummond-Smith üçlüsünü Lakers'ın şampiyonluk yıllarındaki Bynum-Gasol-Odom üçlüsüne benzetiyorum. O yapı oluştuğunda neredeyse herkes Odom'un üç numara oynayacağını öngörüyordu ancak Phil Jackson güzel bir çözümle hem takımın hücumda spacing, savunmada ise sürat sorunları yaşamasının önüne geçti, hem de bu üç oyuncuyu da mutlu ve motive tutmayı başardı.

Hatırlarsınız; Phil Jackson maçlara Bynum ve Gasol ile başlıyordu. Bynum henüz ilk molada Odom ile değişiyordu ve maç boyunca Bynum ile Gasol mümkün olduğunca az bir araya geliyorlardı. Maçı bitiren beşte de daima Gasol ile Odom oluyordu. Bynum biraz ağlamıştı bu duruma ama Phil Jackson'un bu rotasyonu, üç final oynayıp iki kez şampiyon olan takımın an güç ünitelerinden bir tanesiydi.

Şimdi Maurice Cheeks benzer bir döngüyü kendi takımında deneyebilir. Hatta bence denemeli. O üçlünün birlikte oynaması takıma hücumda ciddi sıkıntı yaşatacak. Smith'i dört numaraya çekerlerse hem ondan en üst seviyede verim alabilecekler hem de Monroe ile Drummond'un hücumda neden olduğu alan kullanımı sorunlarının önüne geçebilecekler.

Bi' Savunma Yapsaydık?

Pistons'un geçtiğimiz sezonki sorunları hücumla sınırlı değildi. Savunma verimliliğinde ligde ancak 23'üncü sırada yer alabildiler. Üstelik takımın başında Lawrence Frank gibi savunmaya fazlasıyla kafa yoran bir coach varken.

Savunma takım halinde yapılır, eyvallah. Ama baskı öndeki oyun kurucuyla başlar ve son halka arkadaki kaleci uzundur. Jose Calderon'un en son ne zaman savunma yaptığını inanın hatırlamıyorum. (Adam Mavs'te Monta Ellis ile birlikte oynayacak. Mark Cuban bildiğin trollüyor bizi!) Durum, Brandon Jennings ile de pek farklı olmayacak. Ancak Jennings'in Calderon'a göre en büyük avantajı atletizmi. Ayak çabukluğu sayesinde rakiplerinin önünde kalabilme yetisi Calderon'a göre daha yüksek ama üst gövdesi hayli zayıf olduğu için rakip oyuncu teması sağladığında işi hayli kolay oluyor.

Dış oyuncu savunmasında Rodney Stuckey'nin çabası hayli önemli olacak. Chauncey Billups'ın Jennings ile beraber oynaması işlerini daha da zorlaştırır. Joe Dumars, Jennings'in ilk beş çıkmasının garanti olmadığını, önce hak etmesi gerektiğini söyledi ama geçelim o tıraşları. Jennings ilk beş başlayacak. Nokta. Çaylak Kentavious Caldwell-Pope'un iyi savunmacı olduğunu söyleyenler var. Ben hiç izlemedim, bir şey diyemeyeceğim. Diğer çaylak Peyton Siva'yı bir hayli severim Louisville'den. Ancak çok süre alamayacak. Alsa dahi fiziği NBA seviyesi için çok zayıf ve savunmada o da sorun yaratacaktır. Will Bynum da önemli bir savunmacı değil. Oha lan bu arada ne çok 1 ve 2 numara oldu takımda. Kyle Singler da var.

Billups hamlesini en başından beri anlamış değilim. Brandon Jennings'i ederinin üzerine çıkmadan kapattılar ve Brandon Knight'a karşılık Jennings'i almak bana göre iyi iş. Peyton Siva'yı daha kolejden beri Efes'e istiyorum. Will Bynum'u ikinci beşinde penetreci ve hızlı bir guarda ihtiyacı olan bir takıma istiyordum (hoop? Mitch abi?)

Dış oyuncuların savunma potansiyeli yine çok yüksek değil. Eh, içeride de değişen çok bir şey olmadı. Josh Smith direkt olarak çemberi korumasını bekleyeceğiniz bir adam değil tabii ki pozisyonu itibariyle. Ancak konsantre olduğunda çok önemli bir faktör savunmada. Şut seçimlerinden bahsetmiştim biraz yukarıda. İşte oradakiyle aynı bağlamda bir istatistiği daha var. Kullandığı dış şut miktarı arttıkça blok ortalaması düşüyor istikrarlı bir şekilde.

Smith'i ne yapıp edip çembere yakın oynatması lazım Detroit'in. Yapıştırabilirler, çivileyebilirler... Orası staffı bağlar.

Greg Monroe hakikaten iyi bir oyuncu. Buna şüphe yok. Ancak bana kalırsa asla bir franchise player olmayacak. Hücumda tavanının bir seviyenin üzerine çıkmaması dışında takıma savunmada yarattığı sorunlar da var. Elit bir savunmacı değil.

Benim için en zor pozisyon bu. Çünkü topa sahip oyuncuyu çıkaramıyorum! Sanıyorum Danny Granger. Ama olmayabilir de! Görselleri hazırlarken burada bir sorun yaşayacağımı hissetmiştim. Neyse... Ben Granger diyeceğim karşı tarafta bire bir oynayan adama.

Bu arada Indiana Pacers beşi hakikaten rezalet. Avrupa'ya gelse bu beş çok ciddi zorlanır. Augustin, Granger, Young, Hansbrough, Mahinmi.

Zaten boş bıraksan adamlar zar zor sayı atacak. Şimdi en yukarıdaki tabloda Pacers'ın neden hücum verimliliğinde sol tarafta olduğu daha bir oturuyor değil mi? Sahadakiler ilk beş değil ama olsun. İlk ve ikinci beşlerin farkları yüzünden Lakers ve Portland'ın neler çektiği ortada.

Granger, Stuckey ile bire bir oynuyor yanda. Mahinmi ile Hansbrough'nun skor tehdidi sıfıra yakın. Sol dipteki Sam Young'un şutu zayıf. Yüzde 30 ile üç sayı atıyor, o da topu kaybetmediği zamanlarda. Granger dışında hücuma destek verecek sadece Augustin var. Granger da bire bir oynayıp çembere yüklenme niyetinde olduğundan Pistons savunmasının tüm odağı boyalı alanda olmalı. Oraya gidecek tüm kanalları kapatmaları gerekiyor.

Penetre geliyor...

Danny Granger çembere inmiş. Stuckey'i geçmiş. Biraz dikkatli bakarsanız arkaplanda kafasını görebiliyorsunuz. Mahinmi'yi savunan Viacheslav Kravstov yardıma gelmiş. Gayret ediyor. Ama ideal savunma rotasyonu bu değil. Çünkü Granger çembere doğru hareketine başlarken Kravstov onun karşısında değil, yanında. Granger'ın atışını bozmak için geldiğinde de müdahaleyi arkadan yapmaktan başka şansı yok.

Zayıf taraftan rotasyona gelmesi ve yarım dairenin dışına çıkıp Granger'ı karşılaması gereken adam Greg Monroe. Ama arkadaşın pozisyonla pek ilgisi yok. Monroe, Granger'ın yoluna çıkmalı, Kravstov ortaya kaymalı, Kyle Singler da Hansbrough'nun rotasyonuna gelmeli. Granger'ın topu dip çizgideki Sam Young'a çıkarma şansı oldukça düşük olacak zaten böyle bir durumda. Top oraya çıksa da çok önemli değil. Çok net bir pas olmayacağından top Young'a gidene kadar, hatta o uygun bir şut için topu kontrol edene kadar Singler oraya kolaylıkla ulaşabilir. Atsa ne olacak zaten, iyi bir şutör değil, garanti bir atış değil.

Ama Greg Monroe'nun savunmaya yeterince kafa yormaması, Pistons'un savunmasının ortasında ciddi bir boşluk yaratıyor. Granger da bu şansı değerlendirip sayıyı yapıyor. Kravstov'un da havada teması var. Bu pozisyonda düdük yok, ancak benzer hatalar nedeniyle rakibe yapılacak ikramlarda üç sayılık oyunların gelmesi hayli olası.

Pistons, geçtiğimiz sezon savunma verimliliğinde 23'üncü sıradaydı ve bu sezon playoff'a kalmak istiyorlarsa buraya çok kafa yormak zorundalar.

Yıl boyunca çemberlerini korumakta güçlük çektiler ve rakiplerini uzak atışlara itemediler. Detroit, rakiplerine pota dibinden en fazla atış şansı veren yedinci takımdı ve diğer takımlar, onlara karşı her üç şutlarından ikisini (tam yüzde 66) yakın mesafeden kullanabildi.

Playoff Ne Uzaklıkta?

Pistons'un geçtiğimiz sezona oranla atletizm konusunda en az birkaç adım ileri gittiği kesin. Ancak iyi bir savunma için parçalar halen birbiriyle çok uyumlu işleyecekmiş gibi görünmüyor. Brandon Jennings'ten işin savunma kısmında pek katkı alamayacaklar ve Greg Monroe'nun savunma defoları bir anda kaybolmayacak. Josh Smith'i üç numarada kullanırlarsa da rotasyonlarda çabukluk sorunları yaşamaları olası. Ancak rakiplerin kısa forvet pozisyonundan pek beklemediği bir yardım savunmacısı olacak sahada.

Genel olarak bakarsak Detroit geçtiğimiz yıla oranla kesinlikle ileri gitti. Hiç olmazsa sezona nasıl gireceklerini -geçmiş yılların aksine- merak ediyoruz ve ortaya koyacakları oyundan öyle ya da böyle keyif alma ihtimalimiz yüksek.

Brandon Jennings ve Josh Smith ile ligin en verimsiz hücum takımlarından birini izleyebiliriz. Ancak yine aynı ikiliyle, tarafsız bir izleyici olarak -sonuçtan bağımsız bir şekilde- hayli keyif alacağımız takımlardan birine kavuşuyor da olabiliriz.

1 ve 2 numara rotasyonundaki fazlalığı nasıl kullanacaklar; hem Billups'un tecrübelerinden optimum verimi almaya çalışırken hem Caldwell-Pope'un gelişimi için ihyitaç duyduğu süreyi ona nasıl verecekler bilmiyorum. Nadiren de olsa Stuckey'i üç numaraya çekip smallball temalı bir oyun oynamaya dahi çalışabilirler. Bu esnada Will Bynum ve Peyton Siva gibi delici iki oyuncuyu nasıl kullanacakları da soru işareti. Sezon ortalarında bu geniş rotasyondan bazı parçayı kullanarak takasla bir(kaç) frontcourt oyuncusu aldıklarını görebiliriz.

Jose Calderon sonrası dönemde Greg Monroe'yu pota altında nasıl besleyecekleri de onlar için en önemli sorunsallardan biri olacak. Brandon Jennings'i kontrol altında tutmak, Josh Smith'in gereksiz ve verimsiz uzun mesafelerini minimuma indirmek, 4 ve 5 numaraların hücum alanını sıkıştırmasına engel olmak da Maurice Cheeks'in yakın zamanda çözmek zorunda olacağı diğer dertler.

Detroit geçen yıldan daha iyi bir takım oldu. Kesinlikle ama kesinlikle şampiyonluk yarışı içerisinde olmayacaklar. Herkes Andrew Wiggins ve dillere destan bir şekilde gelen 2014 draftı için ligin en kötüleri arasında girmeye çalışırken, Detroit ne çok iyi ne de çok kötü olacak bir takım kurdu. Doğu'da Miami, New York, Chicago, Indiana, Brookyln, Cleveland ve hatta belki Washington ile playoff savaşı verecekler.

Lottery'e kalmalarına engel olacak bir playoff ve ilk tur sorunda tatile çıkmak sanki Detorit için ufuktaki en olası serüven gibi duruyor. Yine de heyecanlı olacak. İzleyip göreceğiz.

                                                                                                                     
[1] Pace: 48 dakika başına kullanılan ortalama hücum miktarı