Golden State '13-14: Hızlı ve Keyifli

Yılın en güzel dönemindeyiz. Yeni sezonun League Pass paketlerini ve fiyatlarını merak etmeye başladığınız gün, yıl en harikulade zamanındasınız demektir. Bu yıl standard ve premium paketler var ve daha pahalı olan premium'da birkaç NBA TV dalgası dışında, maçı evsahibinin ya da deplasman takımının feed'inden izleyebilme seçeneği var ki birçoğumuzun istediği bir şeydi. League Pass'inizi aldıktan ya da TV'de NBA izleyebileceğinizden emin olduktan sonra artık yeni sezona tam anlamıyla odaklanabiliriz. (Bu arada League Pass'te 45 liralık indirim kodunu sadece bir günle kaçırdığımı hatırlatmayın, biraz canım sıkılabilir.)

Geçtiğimiz sezon sona ererken bizi koltuğumuzdan en çok sıçratan, uykusuz kalmaya en çok değen takım Golden State Warriors olmuştu. Stephen Curry'nin adeta çıldırdığı bir sezon sonunu takım olarak harika bir playoff performansıyla süslediler ve Batı finali için San Antonio'yu bile fazlasıyla korkuttular. Bütün bu işleri yaparken her şey toz pembe değildi. Sezonun büyük bölümünde yegane çember savunucuları Andrew Bogut'un iyileşmesini, takıma döndükten sonra ise forma girmesini beklediler. Steph Curry'nin bilekleri her zamanki gibi kabuslar yaşattı ve tüm bu koşuyu çok geniş olmayan bir ekiple yaptılar.

Güzel bir hikaye yazılmışken, yapılacak en doğru iş bu güzel temelin üzerine doğru yapıyı inşa etmeyi sürdürmekti. Genel menajer Bob Myers, Temmuz ayında epey mesai yaparak takımı en az bir adım ileri taşıma potansiyaline sahip olduğunu düşündüğü bir iş yaptı ve takımın merkez yapısını bozmadan, Utah Jazz'ın da katkılarıyla, Denver'dan Andre Iguodala'yı alıp, birkaç saat için de olsa Dwight Howard'a yürümeyi bile başardı. Hatta ortaya bir anda öyle bir yapı çıkmıştı ki, en azından bir akşam boyunca Howard için en mantıklı senaryo Golden State'ti. (Ki ben hala Rockets yerine Warriors'ın çok daha doğru bir yer olacağını düşünüyorum. Ama sign-and-trade istemeye de pek yüzü yoktu herhalde)

Ligin en heyecan verici basketbol oynayan takımlarından biri, kendi yapısına son derece uyan, ligin en heyecan verici oyuncularından birine sahip şu anda. Andre Iguodala'nın Philadelphia kariyeri boyunca en büyük sorunu, kendisine sürekli yeteneklerine tam olarak uymayan işlerin yüklenmesiydi. Iggy, insanın mantığını zorlayacak kadar iyi bir atlet. Scottie Pippen'ı andıracak kadar çok yönlü bir savunmacı ve hücumda iyi bir tamamlayıcı. Ancak hiçbir zaman hücumun merkezi olacak yeteneklere ya da mental düzeye sahip olmadı. Philly'de işlerin sarpa sarmasının en önemli sebebi bu gerçekçi olmayan beklentiydi. Kısaca; ondan Iverson olmasını istediler ve gerisi pek de iyi olmadı. Ancak Denver ona, yeteneklerine ve oyun karakterine çok daha uygun bir rol biçti ve sonuç gerçekten muazzamdı. Ty Lawson ve Danilo Gallinari'nin olduğu düzende Iguodala'dan beklenen, takımın skor yükünü taşıması değil tamamlayıcı işleri yapmasıydı. O da ligin en yüksek tempoda oynayan ikinci takımının (birinci Houston) çembere en çok saldıran, pota dibinden en çok deneme ve isabet kaydeden oyuncusu oldu. Takımda top kayıpları üzerinden en çok sayı bulan isim olurken, hızlı hücumlarda bulunan sayılada da ikinci sıradaydı. Kısacası kendisine doğru görevler yüklendiğinde stratosferden yer yüzüne düşen bir canavara dönüştü Iguodala.


Golden State'te tüm yeteneklerini sergilemesi için fazlasıyla uygun bir ortam var. Takımın tartışmasız lideri Steph Curry. Bebek Yüzlü Suikastçi'den sonra skora en çok katkı veren isimse genç şutör Klay Thompson. Boyalı alandaki facilitator ise David Lee. Bu onlara kısmen iç dış dengesi sağlıyor ve savunmaların tek bir bölgeye odaklanmasının önüne geçiyor. Yeni yapıda, koşan ve sürekli açık alan ve boş şut bulmaya çalışan Golden State'te de Denver'da olduğu gibi çok önemli bir parça olmaya devam edecek Iguodala.

Mark Jackson'un kullanacağı beşler için oldukça geniş bir özgürlük alanı yaratıyor Iguodala'nın varlığı. Atletik forveti neredeyse onun gibi bir canavar olan Harrison Barnes ile 3-4 oynatıp, rakiplerini duvardan duvara vuracak bir tempo yaratabilirler. Playoff'larda Barnes'ı dört numaraya çektikten sonra neler yaptıklarını hatırlarsak, bu beşin sahada olma ihtimali bile insanı fazlasıyla heyecanlandırmaya yetiyor. Sağlıklı bir çember savunucu Andrew Bogut etrafında Curry, Thompson, Barnes ve Iguodala... Salonda ise ligin en gürültülü kalabalığı... Neyse bu senaryoyu burada keselim kafayı yiyebiliriz daha sezon başlamadan.

Diğer ihtimaller ise Lee ve Bogut'u sahada tutup, yani iki uzundan vazgeçmeyip, Iguodala, Barnes ve Thompson üçlüsünü iki pozisyonda (SG ve SF) kullanmak. Barnes, yeni düzende benchten gelmenin kendisini üzmeyeceğini söylemişti. Onu kenara alıp, Iggy'i ilk beşe koymak geçen yılki beşin hiç değişmeyip, üstüne en az bir adım da ileri gitmesi demek. Thompson dinlenirken Iggy ve Barnes'ı birlikte kullanmak ise rakip dış oyunculara pek güzel hatırlamayacakları deneyimler sunacaktır. 

Andre Iguodala müthiş atletizmi ve gücüyle pota dibinde hayli iyi bir bitirici. Geçtiğimiz sezon çember dibinden yüzde 74 ile oynarken (NBA ortalaması yüzde 64), ligin bu bölgeden en çok isabet bulan takımının da lideriydi. Ve bunu, 30 takım içinde ancak 25'inci en iyi yüzdeyle üçlük atan (Wilson Chandler gelene kadar daha da kötüydü durum. Peki birinci kim? Tabii ki GSW) bir takımda başardı. Bu ne demek; rakiplerin boyalı alana yoğunlaşmaktan kaçınmadığı, önemli bir dış şut tehdidi olmayan bir takımda bile sürekli çembere saldırabildi Iguodala. Gerçi Denver'ın hücumlarının yüzde 43'ünü ilk 10 saniye içinde kullandığını da unutmamalı. Yani pek çok topu daha savunma oturmadan, hücum sete yerleşmeden kullanıyorlardı. Ancak bu yıl daha hızlı oynaması olası Warriors da ilk 10 saniye içinde hücumlarının yüzde 38'ini kullandı geçen sezon. Yani onlar da hızlı ve üstüne rakip coachların saçlarını dökecek kadar yüksek bir dış şut tehditleri var. Savunmalar, odaklarının önemli bölümüne üç sayı çizgisine ayırırken, topsuz oyunda Kuzey Amerika kadar hareket alanı bulacak Iguodala muhtemelen stratosferden çembere düşmekle uğraşıyor olacak yıl boyunca!

Yeni düzenin başka bir artısı daha var. Yukarıda Iggy'nin hücumun odağı olmayı sevmediğinden bahsetmiştim ya hani, bunu destekleyen bir şeyler daha ekleyeyim. Geçen yılki Denver topu iyi paylaşıyordu ve her bir oyuncunun hücumdaki kullanımları birbirine epey yakındı. Bu yapıda bile Iguodala'nın sahada olduğu süreçte hücumlarda kullanımı yüzde 18.8 ki takımdaki birçok isimden daha düşük bir oran. Topu elinde tutmasına gerek olmayan bir adam kısacası. Curry ve Thompson topu istedikleri kadar domine edebilir. Bu durum Iguodala'yı üzmeyecek, aksine istediklerini yapmaya devam edeceği ortamı sunacak ona. Konuyu değiştirmeden şunu da ekleyeyim; geçen yıl asist top kaybı oranı 2.1'di Iggy'nin. Yani kaybettiği her top başına 2.1 asist yapıyordu. İki numara oynamaya itilen bir kısa forvet için hayli iyi bir oran olmanın ötesinde, takımın iki oyun kurucusu Ty Lawson (2.75) ve Andre Miller'ın (2.8) arkasında üçüncüydü geçen yılki Nuggets takımında. #Kıymet

Çok da iyi bir savunmacı edindi Golden State. Iguodala çok yönlü bir savunmacı. Tuttuğu kanat adamlarının canını epey sıkan, atletizmiyle ve savunma iştahıyla yardım savunmasını iyi yapan, gücü sayesinde kısa beşlerde bazı 4 numaraları da savunan bir isim. Hücuma olduğu gibi savunmaya da pek çok alternatif katıyor. Denver'daki tek sezonunda sahada olduğu sürelerde takımın savunma verimliliği[1] 100.5'ti. 12 dakikadan daha fazla oynayan oyuncular arasında takımın bu alanda da en iyisiydi Iggy. Takım savunmasına da fazlasıyla kafa yoruyor Iguodala. Kafasındaki öncelik orası zaten.

Bir örnek:


Geçtiğimiz sezondan. Denver, Sacramento deplasmanında. Savunma, James Johnson'un sol forvete doğru sıkıştırmış. Johnson topu oradan çıkarma telaşında. Tepedeki Jimmer Fredette'i düşünüyor ama Wilson Chandler koşarak oraya çıkıyor ve pas açısını sıfırlıyor. İlk seçenek olmadı. Oraya pas atmak top kaybı demek.

James Johnson diğer seçeneklere yönelecek...


Şimdi, Fredette ihtimali Johnson için ortadan kalktı Chandler'ın akıllı hareketiyle. Ama tepeye çıkarak yerini boşaltmış oldu Chandler. Sağ elbow'un hemen dibinde Patrick Patterson boş. Johnson bunun en iyi seçenek olduğunu düşünüyor. Normal bir savunmacıya karşı doğru bir tercih. Ama Andre Iguodala'ya dikkat edin. Gözleri topta ve müthiş konsantre. Johnson topu daha elinden çıkarmadan hareketlenmeye başlıyor yukarıya doğru. Avını gören bir kedigil yırtıcılığı var.


Ve işte Sacramento Kings hücumu sona eriyor. Iguodala hücumu çok iyi okudu. Doğru zamanda doğru yere patladı adeta ve top Patterson'a gelmeden elini sokup hücumu bozmayı başardı. Topu alamasa bile Patterson kolay bir kontrol sağlayamayacak ve dip çizgide bomboş kalan Marcus Thornton'a ceza şutu için pası indiremeyecekti.

Ve sonuç...


Denver topu kazanıyor. Thornton ve Hayes zaten tamamen oyun dışı artık. Johnson ve Patterson da geride kalıyor. Kings savunmasında sadece Fredette topla çember arasında. 3'e 1. Hayat güzel.

Bu kadar gevezelikten çıkaracağımız sonuç: Andre Iguodala, Golden Sate Warriors için harika bir parça. Bob Myers bu hamleyi yaparak çok büyük iş başardı kısacası.

Golden State bazı alanlarda ileri doğru adım atarken bazı bölgelerde ise kayıplar yaşadı. Jarrett Jack ve Carl Landry kesinlikle çok büyük kayıplar. Ve yerleri doldurulamadı. Özellikle Jack coach Mark Jackson'a önemli avantajlar sağlıyordu. Hem Steph Curry'nin yedeği olarak, hem de onun yanında, Curry'i topsuz oynatabilen güvenilir bir parçaydı ve takım için çok önemli iş yapıyordu Jack. Geçtiğimiz sezon sahada olduğu sürelerde atılan basketilerin yüzde 30'una asist yaptı ki bu, takımın asıl oyun kurucusu Steph Curry'nin yakaladığı orandan bile yüksek. Bir adam hem hücumu organize ediyor, hem topun el yaktığı anlarda dahi sayı yapıyor hem de savunmada önemli gayret gösteriyorsa, onu kaybetmeniz canınızı fazlasıyla sıkacaktır. Bir de Steph Curry'nin bileklerinin yine arıza çıkardığını düşünün (tövbe!). İşler biraz tehlikeli Warriors için. Jarrett Jack'in yerine takıma katılan isim Toney Douglas. Dış oyunculara baskı yapabilen, dış şut sokabilen bir isim. Ama Jack'in handle'ı, saha görüşü, kendi skorunu yaratabilme yeteneği Douglas'ta mevcut değil. Burada en büyük şansları Nemanja Nedovic. Kendisi için de önemli bir fırsat bu. Oraya adım atıp Jack'in boşluğu doldurursa hem GSW çok önemli bir parça edinir, hem de genç oyuncu NBA kariyerine iyi bir takımda iyi bir rolle başlamış olur. erkesin yakalayabileceği bir şans değil.

Diğer bir kayıp da Carl Landry. Fiziğinden ve görünümünden hiç beklenmeyecek kadar yumuşak ve akıllı bir adam Landry. Jack ile birlikte ikinci beşin lideriydiler. Bu açıdan bakınca bu iki kaybın nelere mal olabileceği daha iyi anlaşılıyor. Landry, David Lee'den bile daha sık (daha çok değil, daha sık) hücum ribaundu aldı geçen sezon. Ayrıca işin +/- kısmına baktığımızda Golden State'in geçen sene uzak ara en iyi beşinde Jack ve Landry aynı anda var. Curry'nin Jack'in yanında topsuz kullanıldığı beşlerden bir tanesi bu.

Carl Landry'ninh yerine Marreese Speights geldi takıma. Düzenli 8-5 yapan istikrarlı ve güvenilir bir yedek. Jarrett Jack ile Toney Douglas arasındaki kadar açıklık yok Carl Landry ile Marreese Speights arasında. Ama tabii neredeyse her coachun tercihi Carl Landry olurdu.

Bir de Jermaine O'Neal hamlesi var Bogut'un arkasına. O'Neal geçen sezon şaşırtıcı şekilde iyi işler yapmıştı. O seviyeyi koruyabilirse iyi olur zira Andris Biedrins'ten hiç katkı alamıyorlardı. Tamamının sağlıklı kalacağını varsayacağımız bir Bogut, O'Neal ve Ezeli (gerçi o şu an sakat ve uzun süre dönemeyecek) üçlüsü pivot pozisyonunu götürür tüm sene.

Kent Bazemore'u daha fazla izleyeceğiz bu yıl. Geçen sene çok kısa sürelerde görmüştük kendisini. Ama yaz ligini kasıp kavurdu. Özellikle savunmada eşleştiği pek çok oyuncuyu canından bezdirdi ve skor katkısı da verdi. Bu yıl rotasyonda kendine yer bulacak, orası kesin. Bu şansı da iyi kullanacakmış gibi göründü yaz aylarında. Göreceğiz.

Takımın bu yazki en büyük kayıplarından biriyse hiç kuşkusuz asistan coach Mike Malone. Geride bıraktığımız iki sezondur Mark Jackson'un yardımcılığını yapan Malone, aynı zamanda takımın savunmasını kurguluyordu. O, takıma geldiğinde Warriors savunma verimliliğinde lig 27'ncisiydi. Geçtiğimiz yıl ise sezonu 13'üncü en iyi savunma verimliliğyle noktaladılar. Takım hala elit bir düzeyde savunma yapamıyor olsa bile, savunmayı ligin dibinden alıp ortalama bir düzeye çıkaran Malone'un ayrılması biraz can sıkıcı yeni sezon öncesinde. Malone, Golden State'teki başarısı dışında, 2005-10 arası Mike Brown'un işin savunma tarafında daima başarılı olmuş Cleveland'ında da savunmayı kurgulayan asistandı. Şimdi bu rolü Pete Myers alacak gibi takımda. Myers 2011'den beri organizasyonda ve muhtemelen Malone'un defansif şemalarını sürdürmeye çalışacaktır. Takıma bu yaz katılan iki yeni asistan ise Brian Scalabrine ve Lindsay Hunter. İkisinin de takıma nasıl katkı vereceği meçhul. Mike Malone'u arayabilirler zaman içinde. Yük biraz Myers'ın üzerinde olacak bu alanda. İşlerin nasıl gideceğini göreceğiz.


Özetle; Golden State için hem kazanımların hem de kayıpların olduğu bir yaz dönemi geride kaldı. Iguodala eklentisiyle tavanları geçen yıla oranla daha yükselmiş gibi görünüyor. Sakatlıklardan uzak kaldıkları sürece, 6 tane muazzam oyuncuları var ama takımın geri kalanı o seviyeye yeterince yakın değil. Steph Curry daha önce çok çektiği sakatlık belasına yine bulaşırsa alternatifi yok. Curry'nin topsuz oynamasına olanak veren ve yıpranmasını engelleyen o adam artık genç Cavaliers takımına mentörlük edecek. Sağlıklı kalır ve geçen sene bazı bölümlerde gösterdiği çizgiyi korursa Jermaine O'Neal pota altında 16-18 dakikalık önemli bir alternatif olabilir. Ancak ikinci beşte sahadaki tonu belirleyecek isimlerin olmaması Mark Jackson'u yıl boyunca uğraştıracak.

Gelen giden dengesi biraz hassas Golden State için. Ancak potansiyallerinin geçen yıla göre daha yüksek olduğu kesin. Şunu da unutmamalıyız ki Steph Curry uzun bir süre sonra ilk kez yaz tatilinde sakat değildi ve bir sporcunun fiziksel güç depolaması için en uygun dönemi nihayet çalışarak geçirebildi. Geçen yıl yaptıklarıyla ismi efsanelerle birlikte anılmaya başlamıştı. Bu yıl onun da üzerine koyabilir. Heyecan ve keyif verici bir takım olacağı kesin Golden State'in. Yıl boyu onları izlemeye doyamayabiliriz. Oracle Arena her zamanki gibi sıradışı olacak.


[1] 100 hücum başına izin verilen sayı miktarı