Bir JJ Redick Değil!

Eğer sıra dışı yetenekleriniz yoksa, aldığınız süre büyük ölçüde savunmadaki başarınızla orantılıdır. Jimmer Fredette geçtiğimiz sezona kadar bu durumla hiç karşılaşmamıştı. NBA’e oldukça yüksek bir reputasyonla gelmesini ve bazı önemli dezavantajlarına rağmen draftta 10. sıradan seçilmesini istisnai yeteneğine ve bunu kolejde sonuna kadar sergilemiş olmasına borçlu.

Dört yıllık BYU (Brigham Young University) kariyerinde, skor potansiyeliyle herkesin ilgisini çekmeyi başarmıştı Fredette. Fazla göze batmayan ilk iki sezonun ardından adeta bir sayı makinesine dönüştü. Kolejdeki üçüncü yılında 22.1, son yılında ise tam 28.9 sayı ortalaması tutturdu. BYU kariyeri boyunca yakaladığı üç sayı yüzdesi 40, saha içi isabeti 45, serbest atış isabeti ise 88. Bir guard için elit bir seviye.

Ancak izleyenleri asıl cezbeden, Jimmer’ın sahip olduğu özgüvendi. Asla tereddüt etmeyen, transition’da erken atış kullanmaktan çekinmeyen ve bunları çok (gerçekten çok) uzaktan yapan bir isimdi Fredette. Bu özgüven sonucu aşağıdaki gibi görüntüler oluşuyordu.




Ancak keskin şutör Fredette drafta gelirken, hakkında bazı soru işaretleri vardı. Fiziği onu NBA seviyesinde zorlayacak mıydı? Doğasında skor yapmak olan bir oyuncu, oyun kuruculuk görevini üstlendiğinde sıkıntı doğacak mıydı? NCAA’de çok zor olmayan bir konferansta (WCC) oynaması aldatıcı bir durum muydu?

Zaman, bu kuşkuların hepsini kısmen de olsa doğru çıkardı. Fredette, oyun tarzını çok alışık olmadığı bir role uyarlamaya çalışırken, Kings başka problemlerle uğraşıyordu. Takım, coach Paul Westphal’in kovulmasına sebep olacak arıza DeMarcus Cousins ve çaylak sezonundan sonra kendini tamamen kaybeden Tyreke Evans gibi dertlere sahipti.

Bu ortamda Jimmer Fredette de istediği ritmi bir türlü bulamadı. Sezonun ilk ayında 23 dakika olan ortalaması, ikinci ay 14’e geriledi. Sezon ortalaması ise 18. Aynı şekilde yüzde 40 ile attığı üç sayı isabet oranı sezon sonuna doğru 33’e kadar geriledi. Tabii ki 9.3 olan sayı ortalaması da 5.6’yı gördü. Rotasyondaki yerini de draftın 60. sırasından (son sıra) seçilen Isaiah Thomas’a kaptırdı sezon içinde. Ama Thomas’a da hakkını vermem lazım. Gerçekten sürpriz bir çıkış yaptı ve kendisini hayli beğeniyorum.

Ancak bunlardan farklı olan en önemli şey, Fredette’in özgüvenini de kaybetmesiydi. Kolejde rakip potaları adeta taarruza tutan Fredette, NBA’de daha tedirgin şut atmaya ve seçici olmaya başlamıştı.

Bir şutörün ritmini bulabilmesi için en önemli şey yeterince dakika almasıdır. Pek parlak geçmeyen çaylak sezonunun ardından, sorunu çok iyi analiz etmiş genç oyuncu:

“Sahada olabildiğince fazla kalmak istiyorum. Coach Smart’ın takımında daha fazla dakika alabilmeniz için yapmanız gereken ilk şey savunmadır. Sanırım bunu yapabilirim,” diyor keskin şutör.

“Rakibinizin önünde kalmalı ve biraz da vücudunuzu kullanmalısınız. Sizi geçmelerine izin vermemelisiniz. 6 faul yapma hakkınız var ve bunu akıllıca kullanmalısınız.”

Söylemek yapmaktan daha kolay. Bunları yapabilir mi Fredette? Göreceğiz. Öncelikli olarak yazın ne kadar güçlendiği önemli. Çaylak sezonunda ona sorun çıkaran ana etmenlerden biriydi bu durum. Savunma performansını artırdıkça sahada daha fazla kalabilir. Sahada daha fazla kalırsa ritim ve güven bulması daha kolay olabilir. Ve bunlar olursa (umalım ki) yeni bir JJ Redick izlemek durumunda kalmayız.

Herkes Jimmer-mania’yı geri istiyor. Jimmer’a göre geri dönüş yolu savunmadan geçiyor.

Yeni sezon keyifli olacak.



Hiç yorum yok: