Ancak artık bu
bitmiş ilişki yerine şehirde yeni bir heyecan var.
Dwight Howard
takasında sadece Iguodala’yı vererek Andrew Bynum’u (tabii bir de Jason
Richardson’un kontratını üstlenmeleri gerekti) almayı başardılar ve bu,
Sixers’a yepyeni şeyler vaat ediyor. Andrew Bynum ligin şüphesiz en iyi
ikinci pivotu. Önemli artılarının yanında ciddi eksileri de var. Ama takımın
boyalı alandaki skor zafiyetini ortadan kaldıracak.
Bynum
geçtiğimiz sezon kariyerinin tartışmasız en iyi yılını geçirdi. Maç başına
yakaladığı 18.7 sayı ve 11.8 ribaund, 2005 yılında adımını attığı ligde
yakaladığı en iyi rakamlardı. Ama en önemlisi, 2007’den beri ona her sezon
sorun çıkaran dizleri, lokavt nedeniyle sıkıştırılan ve yoğunlaştırılan sezonda
bile hiç S.O.S. vermedi. Üstelik kariyerinde ilk kez 30 dakika üzerinde süre
almasına rağmen. Tabii bunda Dr. Peter Wehling’in de etkisi var. Hatta bu yaz
ona yine görünecek Bynum. Ama önemli bir sorunu yok.
76ers’ta neler
yapacağına bakalım. Bynum’un geçen sene yakaladığı rakamlar, takımdaki diğer üç
uzun; Spencer Hawes, Kwame Brown ve Lavoy Allen’ın toplamından bile çok daha
fazla.
Sakatlık
yaşamadığı sürece 35 dakika ve üzerinde süre alacağına hiç şüphe yok Bynum’un.
Yine etkileyici rakamlar sunacak. Ancak oyununda enteresan çelişkiler
barındıran bir oyuncu kendisi. Neredeyse kusursuz bir ayak fundamental’ı var
(evet, Dwight Howard bu konuda yanına yaklaşamaz Bynum’un) ama diğer yandan çok
düşük bir oyun zekâsına sahip. Müthiş gücü ve ayak hareketleri sayesinde çembere
yakın top aldığında durdurulması neredeyse imkânsız fakat ikili sıkıştırma
adeta devre dışı bırakıyor Bynum’u.
Yukarıdaki
tablo Bynum’un sıkıntısını mükemmel bir şekilde özetliyor. Bire bir
tutulduğunda iki hücum başına bir basket atarken, ikili sıkıştırma geldiğinde
bu oran üç hücumda bir baskete geriliyor. Ama en önemlisi şu; yardım
savunmacısı gelmediğinde pota altındaki 10 hücum başına 0.95 top kaybı yapan
Bynum, ikili sıkıştırmada her dört topun
birini kaybediyor. Felaket bir oran. Kâbus gibi.
Bynum ikili
sıkıştırmaya maruz kaldığında aşağıda izleyeceklerinize benzer saçma görüntüler
çıkıyor ortaya.
Zaten sorun da
bu; hücum sisteminizi Andrew Bynum
üzerinden kurmanız imkansız. Mesela Dwight Howard’da böyle bir sıkıntı yok.
Kağıt üzerinde yaptıkları çok yakın görünse de, Lakers’ın takas sonrası
sevinçten kafayı yemesinin sebebi de bu.
Peki nedir
Bynum’u mümkün olduğunca bire bir bırakıp, ondan mümkün olan en yüksek verimi
almanın yolu? Cevap çok zor değil de, uygulaması o kadar kolay değil; doğru “spacing”.
Bynum ve
Gasol, Üçgen Hücum’da birbirlerinin yoluna pek çıkmıyordu fakat Mike Brown’un
daha gelenekçi basketbolunda postta hayli sıkıştılar. Ama Sixers, pota altında
Bynum’u tatmin edici biçimde tamamlayabilecek Thaddeus Young’a sahip. Young,
iyi bir dış şuta sahip olmasa da üstün atletizmi ve orta mesafeden şut
sokabiliyor oluşu sayesinde Bynum’a pota altında yeterince hareket alanı
bırakacak kuşkusuz.
İyi bir
spacing için ikinci adım da tabii ki önemli bir dış atıcılara sahip olmak. Bu
şekilde Bynum post-up yaptığı zaman yardım savunmacısı boyalı alana, Bynum’a
inerken daha temkinli olacak ve Big B’nin hareket alanı daha az kısıtlanacak.
Bu yüzden, yüklü kontratını üstlenmek zorunda kalmış olsalar da Jason
Richardson anahtar faktörlerden biri olacak bu yılki Sixers için. Ayrıca pek
sevmesem de Nick Young ve artık herkesin “hadi, patlasın artık!” diye beklediği
Evan Turner’ın şutlarındaki istikrar da Philly için üst düzey öneme sahip.
Şutörlerle
oyunu açmanın bir diğer önemi de penetrecilerin hareket alanlarını genişletmek.
Onlar boyalı alana saldırdığında uzun savunmacıları da kendilerine yardıma
gelecek. Dolayısıyla Bynum’un çemberi kökünden sarsması kolaylaşacak.
Big B’den
maksimum faydayı almak için bir diğer önemli faktör de takımınızda iyi bir oyun
kurucunun olması. Jrue Holiday iyi bir oyuncu ama oynatmaktan ziyade “önce at” kafasında bir adam. Geride
bıraktığımız sezonda Holiday’in kenarda olduğu bölümlerde takımın asist, skor
verimliliği, şut yüzdesi gibi ana hücum istatistiklerinden hiçbiri gerilemedi.
Tek başına bu bilgi bile Holiday’in bir oyun kurucu olarak Philadelphia
hücumuna yeteri kadar boyut şey katmadığını gösteriyor.
İşin bir de savunma yönü var tabii. Bynum, ayakları oldukça yavaş bir oyuncu. Vücut kontrolünü son bir yılda hayli geliştirse de, ayak yavaşlığı gereksiz faul problemi yaşamasına sebep oluyor. Ama en büyük sorunu pick & roll savunmasında yaşıyor Bynum. Genelde kısa oyuncuya çıkmakla, devrilen uzuna inmek arasında bir yerlerde kalıyor ikili oyunlar esnasında.
İşin bir de savunma yönü var tabii. Bynum, ayakları oldukça yavaş bir oyuncu. Vücut kontrolünü son bir yılda hayli geliştirse de, ayak yavaşlığı gereksiz faul problemi yaşamasına sebep oluyor. Ama en büyük sorunu pick & roll savunmasında yaşıyor Bynum. Genelde kısa oyuncuya çıkmakla, devrilen uzuna inmek arasında bir yerlerde kalıyor ikili oyunlar esnasında.
Ancak tüm özelliklerini teraziye
koyduğumuz zaman, Bynum’un olumlu yönleri olumsuzlara fazlasıyla ağır basıyor.
Sixers onu alarak kesinlikle kendini önemli ölçüde upgrade etmiş oldu.
Ama (bu kelime
aslında pek optimist yerlere götürmez bir argümanı) Bynum - Philly ilişkisi
önünde bir takım zorluklar olmayacak değil. Bynum’un kontratı gelecek yaz sona
eriyor ve Sixers’a herhangi bir bağlılık garantisiyle gelmedi. Yine de onlardan
alabileceği para, diğer takımların önerebileceğinden daha fazla olacak ve bu,
kendisini şehirde kalmaya yanaştırabilir. Geçen sezon adı takas dedikodularına
karıştığında (hangi sezon karışmadı gerçi?) “Hangi takımda oynayacağım pek sorun değil. Şehirde bir banka olduğu
sürece benim adıma problem yok” demişti.
Bynum’un çocuksu
hareketlerini de unutmamak lazım. Geçen yaz hız sınırını aştığı için ceza
almıştı. Ertesi gün aynı yolda, aynı saatte yeniden aynı hatayı yapıp yine ceza
aldı. Bir keresinde aracını engelli otoparkına bırakmış ve toplum içinde sertçe
eleştirilmişti. Geçen sezon bir maçta bomboş pozisyonda topu içeri indirmek
yerine üçlük atmış ve Mike Brown tarafından benche alınmıştı. Bunun üzerinden
çok geçmeden üç sayıları yeniden denedi ve isabet sağlayana kadar da
vazgeçmedi. Ve bunun gibi daha pek çok olay…
Philadelphia
bir bakıma iki ucu keskin bir bıçak almış oldu. Nasıl kullanacaklarını, ona
nasıl katlanacaklarını göreceğiz. Ama sadece rakipleri kesen tarafı kullanmayı
başarabilir ve bunu doğru paternlerde yapabilirlerse, kimsenin şüphesi yok ki o
taraf oldukça keskin! Andrew Bynum üzerinden hücum kuramıyorsunuz. Oyun zekası
ve saha görüşü çok düşük. Eğer bir Chris Paul’unuz olsa işler bambaşka olur.
Hatta genç bir Andre Miller bile makinedeki pek çok dişliyi değiştirir.
Philly’de böyle bir guard olmaması, Bynum’u yüzde yüzlük bir verimle
kullanmalarını engelleyecek. Ama şartlar ne olursa olsun, onun takıma pota
altında yapacağı etki gerçekten çok büyük olacak.
Philadelphia’nın
elinde Thaddeus Young, Evan Turner, Nick Young, Spencer Hawes ve Andrew Bynum
gibi önemli genç oyuncular bulunuyor. Tecrübeli skorer Jason Richardson da
cabası. Hawes’ı takas etmeleri sürpriz olmaz çünkü Bynum ile birbirlerinin
sürelerini yiyecekler. Ve böyle bir takastan iyi bir(kaç) parça almaları fazlasıyla
muhtemel. Eğer ellerindeki malzemeyi iyi kullanıp, ortaya doğru bir yapı
çıkarmayı başarırlarsa, gelecek Philadelphia için hiç de fena görünmüyor. Şu anki
gidişat iyi. Ama 2013 yazı onlar için bilgisayar oyunlarındaki boss savaşları gibi geçecek. Bynum ile
kontrat uzatmak Philly için “her şey” demek…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder