Çıldırış

Of be! Nasıl bir yıl oldu öyle, değil mi? Yaklaşık 10-12 ay süren Dwightmare nihayet sona erdi. Herkes mutlu mu? Hiç sanmıyorum. Orlando için işler hiç iyi görünmüyor. Miami ve Oklahoma City’nin de bu işe hayli bozulduğunu tahmin edebiliriz. Lakers ise efsane uzun adam listesine yeni bir halka eklemiş oldu. Aslında Temmuz ayı başında neredeyse Brooklyn Nets’e gidiyordu Howard. 4 takım ve 12 oyuncuyu içeren takas senaryosunun fişi son anda Magic GM’i Rob Hennigan tarafından çekildi. Ki kendisine yazının ilerleyen bölümlerinde geleceğiz.

Nets’in Brooklyn Lopez’in kontratını uzatması ve genç oyuncunun 15 Ocak 2013’e kadar takas edilemeyecek oluşu Nets’i senaryodan çıkardı ve Dwight Howard için geriye sadece iki seçenek kaldı; Lakers ve Mavericks. Mavs’in elinde takasa girişecek hiçbir parça yok ve onlar gelecek yazın serbest oyuncu piyasasını bekliyordu (hala da bekliyorlar aslında). Mitch Kupchak her ne kadar “İki gün öncesine kadar takastan ümitli değildim” dese de, Howard için Lakers’tan başka bir güzergah görünmüyordu ufukta. 2013 takas deadline’ına yaklaşmak, Orlando’yu sıkıştığı köşede daha da ezecekti. Superman’i hazırlık kampına kadar takımda tutmaları bile sürpriz olurdu. O yüzden işleri Eylül ayına bile sarkıtmak istemedikleri çok belliydi.

Kupchak çarşamba günü ofiste otururken telefonu çalmış. Arayan Rob Hennigan’mış ve kafasındaki planları sunmuş. Önerisi Kupchak’in hoşuna gitmiş ve uzun telekonferanslar başlamış. Perşembe akşam saatlerinde 4 takım bir taslak üzerinde anlaşmaya vardıktan sonra, resmi işlemleri ertesi gün halletmek üzere herkes evine yönelmiş. “Arabada eve giderken radyoda bizim takası duydum.” diyor Kupchak. Bunu derken yüzündeki ifadeyi görmeliydiniz. ABD basınındaki “sources” tabirine bugüne dek inanmıyorduysanız, artık inanın!

Önce bir takasa bakalım… Kafamız karışmasın diye bir tablo üzerinden gidelim hatta.


Orlando Magic

Hiç tartışma yok ki takasa giren dört takımın üçü kendini upgrade etti. Gerileyen tek takım Orlando Magic. Aldıkları oyuncuların hiçbiri bir franchise’ı memnun edecek seviyede değil. Gelecek sezon serbest kalıp takımdan ayrılırsa ne yaparız diye Andrew Bynum'u içeren bir pakete girişmediler. Arron Afflalo iyi bir oyuncu, tamam. Pek lafım yok. Ama iyi bir takımda yan parça olduğunda önemli katkılar yapacak bir isim. Ancak şu an ortada pek de bir “takım” yok. Nikola Vucevic, çaylak sezonunda çok kötü bir görüntü çizmedi ama önemli bir yıldız olabileceğine dair herhangi bir gösterge de sunmadı. Moe Harkless oldukça önemli bir atlet. Ancak hem çok ham bir oyuncu hem de potansiyeli ahım şahım bir seviyede değil. Al Harrington’u zaten gelecek yaz serbest bırakacaklar. Kontratının 2013’ten sonraki bölümünü sadece $7.5 milyona buy-out edebiliyorlar. Joh McRoberts, pakete biten kontratı için eklendi. Geçen sezon hiçbir faktör olamayacağını net bir biçimde gördük Lakers’ta. Christian Eyenga ise Ramon Sessions takasında gelmişti. Lakers’ta hiç şans bulamadı. Şahsen beğendiğim bir adam. Hücumu çok kısıtlı ama önemli bir atlet. Çok da gayretli bir savunmacı. Ama dağınık bir takıma katkı vermekten çok uzak olacak o da.

Neyse, Orlando Magic’in öncelikli hedefi zaten takasta alacağı oyuncu grubu değildi. Tüm istekleri, paketi ilk tur draft haklarıyla doldurup, yeni bir OKC modeli yaratmaktı. Ama aldıkları seçme haklarının hiçbiri lottery olmayacak. Şaka gibi! Yukarıda Rob Hennigan’a geleceğiz demiştim. Eh, gelelim artık. Kendisi 30 yaşında ve ilk genel menajerlik deneyimini yaşıyor. Üniversiteden sonra 4 yıl San Antonio Spurs’te, sonra bir dört yıl da Oklahoma City’de Sam Presti’nin asistanı olarak görev yaptı. Pek çok genel menajerin iş deneyiminden daha iyi bir stajı var. Ancak Magic’e geldiği gibi kendisini ateş çemberinde bulması (bunu bilmiyor değildi tabii) Hennigan için pek de şanslı bir durum değildi. Bu durumu ne kadar iyi idare etti, bir ona bakalım.

Dwight Howard’ı ayrılma isteğinden vazgeçirmeye çalıştı ki yapması gereken de buydu. Ama ilk yapması gereken buydu. Ekibiyle birlikte Howard’ın rehabilitasyon için bulunduğu Los Angeles’a gidip ona, hazırladıkları bir sunumu izletti. “Artık Otis Smith yok, yeni bir dönem başladı” mesajı vermeye çalıştı ama pek işe yaramadı. Ama bu sunumu yapmadan önce Brooklyn Nets ile neredeyse anlaşıyordu. O da hiç iyi bir paket olmayacaktı ve takımlar anlaştıktan sonra Nets GM’i Billy King’i arayıp takası iptal ettiğini söylemiş Hennigan. Howard da Deron Williams’ın kapısından döndü yani. Daha sonra seçenekleri azaldı Hennigan’ın. Ya Lakers ile anlaşacaktı ya da takas deadline’ı öncesi Nets (ve yine Lakers) ne verirse ona razı olacaktı. Bunları yapmazsa Howard’ın Temmuz ayında “hadi eyvallah” diyip Dallas’a gidişini izleyecekti (Lakers ve Nets’in teklif yapma hakkı olmayacaktı. Salary Cap’in üzerindeler).

Rob Hennigan her ne kadar sistemli bir iş yaptıklarını ve uzun vadede kazanacaklarını söylese de, işler şimdilik pek öyle görünmüyor. Ellerindeki oyuncu grubu oldukça vasat ve draft hakları pek yukarılardan olmayacak. Üstad Steve Aschburner şöyle bir şey yazdı Magic’in hamlesine ilişkin:

No offense, but Afflalo, Harrington, Vucevic and Philly first-rounder Mo Harkless evoke memories of Connie Dierking, Paul Neumann and Lee Shaffer — the three guys San Francisco landed when Wilt Chamberlain wanted off the Warriors in 1965.

Ama… Kocaman bir AMA… 2014 yazında salary cap’lerinde $20 milyonluk bir boşluk olacak ki serbest oyuncu pazarında istedikleri oyuncuya maksimum kontrat verebilecekler. Ama arada tuhaf takaslar yaparlarsa işler değişir, orası ayrı. Bekleyip göreceğiz.

Philadelphia 76’ers

Andre Iguodala uzun zamandır ayrılmak istiyordu ve Sixers - Iggy ilişkisi kopmuş gibi görünüyordu. Onu takas etmek Philly’nin gündemindeydi ama muhtemelen Rod Thorn’un rüyasında görse dahi inanmayacağı bir senaryonun içinde buldular kendilerini. İlişkilerinin pek de iyi olmadığı yıldızlarını verip ligin en iyi ikinci pivotunu aldılar. Andrew Bynum’un kontratı gelecek yaz sona eriyor. Uzatma garantisi almadan böyle bir kumar oynadılar. Tutarsa, yani Bynum orada kalmak isterse gerçekten müthiş bir işe imza atmış olurlar. Magic’in kurtulmak istediği kontratlardan Jason Richardson’u aldılar (diğer Hedo idi ama o kaldı) ki Bynum gibi bir uzununuz olduğu zaman oyunu genişletecek şutörlere ihtiyacınız var. O yüzden J-Rich iyi oturacak Sixers’a. Keşke Jrue Holiday biraz daha oynatma öncelikli bir oyun kurucu olsaydı. Tabii bir de Bynum’un düşük oyun zekası, hücumun merkezi olacağı bir sistemde ne kadar verim vereceği konusunda soru işaretleri doğuruyor.

Denver Nuggets

IOS 4 iyiydi ama IOS 5 daha iyi. Versiyon yükseltiyorsunuz. Hem iyi olan özelliklerinizi daha da iyiye götürüyorsunuz hem de cihazınızın pil ömrü azalmıyor. Denver’ın yaptığı aynen bu. Bahsettiğimiz takım ligin en hızlı tempoda oynayan ekiplerinden bir tanesi. Böyle bir takıma Andre Iguodala’dan daha iyi oturacak kaç isim bulabilirsiniz ki ligde? Iggy, Sixers’ta doğal yeteneklerinin elverdiği şeylerin dışına çıkmak zorunda kalıyordu. Takımın birinci skor opsiyonuydu ve bu rolde doğası gereği yeterince başarılı değildi. Nuggets’ta ise önceliği savunma olacak. Hücumu yapanlar zaten var. Oyuna sertlik getirecek. Ty Lawson ile açık alana çıkacak, koşacak ve en iyi olduğu şeyi yapacak; potayı yerle bir edecek!


Denver için çok iyi bir hamle oldu. Arron Afflalo gibi iyi bir oyuncuyu verseler de daha iyisini aldılar. Al Harrington da pakete dahil. Ama dizleri pekiyi durumda değil artık. Çok katkı veremiyordu son dönemde. Hiç sorun değil. Denver gerçekten çok iyi hamle yapmış oldu. Onları izlemek için gerçekten sabırsızlanıyorum.

Los Angeles Lakers

Pek yoruma gerek var mı, emin değilim. Ligin en iyi ikinci pivotunu verip en iyisini aldılar. İstatistiki anlamda aralarındaki fark azmış gibi görünebilir. Ama Andrew Bynum üzerinden asla hücum kuramazken, Dwight Howard’ı takımın merkezine oturtabilirsiniz. Lakers, Kobe Bryant dönemi sonrası ihtiyaç duyacağı süper yıldızı buldu. Andrew Bynum çok iyi bir oyuncu olsa da, eksikleri arasında belki de en önemlisi pick & roll savunamıyor oluşuydu. Lakers, geçen yıl pick & roll başına en fazla sayı yiyen takımdı ligde. Artık show-up’ı gezegende en iyi yapan adama sahipler. Ayrıca Howard’ın süper bir çember savunucu ve ribauntçu olduğunu da unutmayalım.


Sahanın diğer ucunda da işler benzer durumda. Bynum hücumda yeterince kullanılmamaktan yakınıyordu ama Lakers’ın Kobe ve Gasol öncelikli hücum sistemi kendisine ciddi avantajlar sağlıyordu. Bynum oyun zekası yerlerde olan bir oyuncu. Post oyununda ikili sıkıştırma geldiğinde topu asla çıkaramıyor oradan. Rakibiyle bire bir kalırsa kimse onu durduramaz, o ayrı. Ancak Lakers’ın zaten verimli olmayan hücum sisteminde daha da sorun yaratıyordu Bynum. Howard ile bunu da çözmüş oldular.

Dwight Howard hakkındaki en büyük soru işaretlerinden biri, gelecek yaz sona erecek kontratını Lakers ile uzatıp uzatmayacağıydı. Basın toplantısını izlediyseniz Lakers’a geldiği için ne kadar mutlu olduğunu görmüşsünüzdür. Tedavisi için 4 aydır Los Angeles’ta bir otelde kalıyor. Halkın kendisine olan ilgi ve sevgisine bayılmış. “Yaşlı kadınlar bile beni yolda çevirip ‘hadi Lakers’a gel’ diyor” diye anlattı. Formasına dokunmadan edemiyordu. Bence Lakers ile sözleşme uzatmama imkanı yok. Hem Lakers’ı bırakıp Mavericks’e giden adam gerçekten aptaldır.

Geriye tek bir soru işareti kalıyor; Howard’ın beli ne durumda? Sakatlığı nedeniyle sezonu playoff öncesinde kapamıştı. Ameliyat oldu. Doktorlar operasyonun iyi geçtiğini söylüyor. Sezonun başlamasına iki buçuk ay var ve şu an Howard hala koşamıyor. Acele etmemesi gerek. Sakatlığı gerçekten kritik. Amar’e Stoudemire’nin art arda bel ağrıları ve sakatlıkları sonrası patlayıcılığını ne kadar kaybettiğini unutmayalım.

Rakip coach olduğunuzu düşünün. Karşınızda Kobe Bryant, Dwight Howard, Pau Gasol ve Steve Nash gibi adamlar var. Kenardan Antawn Jamison geliyor, şutör Jodie Meeks geliyor. Gerçekten pek mutlu olmazdınız. Lakers bu sene Princeton hücumu oynayacak. Eddie Jordan'ı staffa'a ekleyebilirler. John Kuester'ın yerine hücumdan sorumlu asistan coach Jordan olursa çok daha iyi olur. Onunla ilgili de bir yazı yazmayı düşünüyorum. Her şey yolunda giderse, Howard’ın beli tamamen düzelir, Nash’in de zaman zaman sorun yaratan beli önemli bir durum oluşturmazsa efsane bir takım izleyebiliriz…

Geçen yıl lokavtın törpülediği heyecan bu sene fazlasıyla dönecek gibi.



2 yorum:

Oğuzhan Arslan dedi ki...

Howard'ı alma planları içerisine giren takımlar arasında Mavs ve Nets'ten bahsedip Rockets'tan bahsetmemen olmamış. Bana göre Rockets en iyi teklifi veren takımdı. Draft öncesinde sundukları draft picklerle - tabii ki bir söylenti, tam olarak bilemeyiz doğruluğu var mı bu tarz takas dedikodularının ama - Orlando iyi seçimler yaparak güzel bir iskelet yakalayabilirdi. Şuandaki Rockets'ın çaylaklarına baktığımızda hepsi gelecek vaadeden iyi oyuncular. Hem Rockets, Howard'ın sözleşme uzatmayacağını bile bile, ondan vazgeçmemişti. Scola'yı serbest bırakıp yer açmıştı kadrolarında. Yinede bu takas olmadı. Magic'in kazık yemesinin sebebi budur bana göre. İyi paketleri geri çevirip, yok yere ligin en iyi pivotunu yolluyorsun. Harrington'un kontratını alıyorsun, Hido'nun kontratından kurtulamıyorsun ve rebuilding diyorsun. Henningan'ın Spurs tedrisatından geçtiğine kimse beni inandıramaz artık.

Unknown dedi ki...

Houston'un Howard serüveni tamamen tek taraflıydı. Daryl Morey'e de pek çok defa iletti Howard'ın menajeri, kendileriyle sözleşme uzatmayacaklarını. Zaten durumu idrak ettikten sonra sürdürmediler ısrarlarını. Asla ciddi bir "ihtimal" olamadılar kısaca.