Nets’in
Brooklyn Lopez’in kontratını uzatması ve genç oyuncunun 15 Ocak 2013’e kadar
takas edilemeyecek oluşu Nets’i senaryodan çıkardı ve Dwight Howard için geriye
sadece iki seçenek kaldı; Lakers ve Mavericks. Mavs’in elinde takasa girişecek
hiçbir parça yok ve onlar gelecek yazın serbest oyuncu piyasasını bekliyordu (hala
da bekliyorlar aslında). Mitch Kupchak her ne kadar “İki gün öncesine kadar
takastan ümitli değildim” dese de, Howard için Lakers’tan başka bir güzergah
görünmüyordu ufukta. 2013 takas deadline’ına yaklaşmak, Orlando’yu sıkıştığı
köşede daha da ezecekti. Superman’i hazırlık kampına kadar takımda tutmaları
bile sürpriz olurdu. O yüzden işleri Eylül ayına bile sarkıtmak istemedikleri
çok belliydi.
Kupchak çarşamba
günü ofiste otururken telefonu çalmış. Arayan Rob Hennigan’mış ve kafasındaki
planları sunmuş. Önerisi Kupchak’in hoşuna gitmiş ve uzun telekonferanslar
başlamış. Perşembe akşam saatlerinde 4 takım bir taslak üzerinde anlaşmaya
vardıktan sonra, resmi işlemleri ertesi gün halletmek üzere herkes evine
yönelmiş. “Arabada eve giderken radyoda bizim takası duydum.” diyor Kupchak.
Bunu derken yüzündeki ifadeyi görmeliydiniz. ABD basınındaki “sources” tabirine
bugüne dek inanmıyorduysanız, artık inanın!
Önce bir
takasa bakalım… Kafamız karışmasın diye bir tablo üzerinden gidelim hatta.
Orlando
Magic
Hiç
tartışma yok ki takasa giren dört takımın üçü kendini upgrade etti. Gerileyen
tek takım Orlando Magic. Aldıkları oyuncuların hiçbiri bir franchise’ı memnun
edecek seviyede değil. Gelecek sezon serbest kalıp takımdan ayrılırsa ne yaparız diye Andrew Bynum'u içeren bir pakete girişmediler. Arron Afflalo iyi bir oyuncu, tamam. Pek lafım yok. Ama
iyi bir takımda yan parça olduğunda önemli katkılar yapacak bir isim. Ancak şu
an ortada pek de bir “takım” yok. Nikola Vucevic, çaylak sezonunda çok kötü bir
görüntü çizmedi ama önemli bir yıldız olabileceğine dair herhangi bir gösterge
de sunmadı. Moe Harkless oldukça önemli bir atlet. Ancak hem çok ham bir oyuncu
hem de potansiyeli ahım şahım bir seviyede değil. Al Harrington’u zaten gelecek
yaz serbest bırakacaklar. Kontratının 2013’ten sonraki bölümünü sadece $7.5
milyona buy-out edebiliyorlar. Joh McRoberts, pakete biten kontratı için
eklendi. Geçen sezon hiçbir faktör olamayacağını net bir biçimde gördük
Lakers’ta. Christian Eyenga ise Ramon Sessions takasında gelmişti. Lakers’ta
hiç şans bulamadı. Şahsen beğendiğim bir adam. Hücumu çok kısıtlı ama önemli
bir atlet. Çok da gayretli bir savunmacı. Ama dağınık bir takıma katkı
vermekten çok uzak olacak o da.
Neyse,
Orlando Magic’in öncelikli hedefi zaten takasta alacağı oyuncu grubu değildi.
Tüm istekleri, paketi ilk tur draft haklarıyla doldurup, yeni bir OKC modeli
yaratmaktı. Ama aldıkları seçme haklarının hiçbiri lottery olmayacak. Şaka
gibi! Yukarıda Rob Hennigan’a geleceğiz demiştim. Eh, gelelim artık. Kendisi 30
yaşında ve ilk genel menajerlik deneyimini yaşıyor. Üniversiteden sonra 4 yıl
San Antonio Spurs’te, sonra bir dört yıl da Oklahoma City’de Sam Presti’nin
asistanı olarak görev yaptı. Pek çok genel menajerin iş deneyiminden daha iyi
bir stajı var. Ancak Magic’e geldiği gibi kendisini ateş çemberinde bulması
(bunu bilmiyor değildi tabii) Hennigan için pek de şanslı bir durum değildi. Bu
durumu ne kadar iyi idare etti, bir ona bakalım.
Dwight
Howard’ı ayrılma isteğinden vazgeçirmeye çalıştı ki yapması gereken de buydu.
Ama ilk yapması gereken buydu. Ekibiyle birlikte Howard’ın rehabilitasyon için
bulunduğu Los Angeles’a gidip ona, hazırladıkları bir sunumu izletti. “Artık
Otis Smith yok, yeni bir dönem başladı” mesajı vermeye çalıştı ama pek işe yaramadı.
Ama bu sunumu yapmadan önce Brooklyn Nets ile neredeyse anlaşıyordu. O da hiç
iyi bir paket olmayacaktı ve takımlar anlaştıktan sonra Nets GM’i Billy King’i
arayıp takası iptal ettiğini söylemiş Hennigan. Howard da Deron Williams’ın
kapısından döndü yani. Daha sonra seçenekleri azaldı Hennigan’ın. Ya Lakers ile
anlaşacaktı ya da takas deadline’ı öncesi Nets (ve yine Lakers) ne verirse ona
razı olacaktı. Bunları yapmazsa Howard’ın Temmuz ayında “hadi eyvallah” diyip
Dallas’a gidişini izleyecekti (Lakers ve Nets’in teklif yapma hakkı
olmayacaktı. Salary Cap’in üzerindeler).
Rob
Hennigan her ne kadar sistemli bir iş yaptıklarını ve uzun vadede
kazanacaklarını söylese de, işler şimdilik pek öyle görünmüyor. Ellerindeki
oyuncu grubu oldukça vasat ve draft hakları pek yukarılardan olmayacak. Üstad
Steve Aschburner şöyle bir şey yazdı Magic’in hamlesine ilişkin:
“No
offense, but Afflalo, Harrington, Vucevic and Philly first-rounder Mo Harkless
evoke memories of Connie Dierking, Paul Neumann and Lee Shaffer — the three
guys San Francisco landed when Wilt Chamberlain wanted off the Warriors in
1965.”
Ama…
Kocaman bir AMA… 2014 yazında salary cap’lerinde $20 milyonluk bir boşluk
olacak ki serbest oyuncu pazarında istedikleri oyuncuya maksimum kontrat
verebilecekler. Ama arada tuhaf takaslar yaparlarsa işler değişir, orası ayrı.
Bekleyip göreceğiz.
Philadelphia
76’ers
Andre
Iguodala uzun zamandır ayrılmak istiyordu ve Sixers - Iggy ilişkisi kopmuş gibi
görünüyordu. Onu takas etmek Philly’nin gündemindeydi ama muhtemelen Rod
Thorn’un rüyasında görse dahi inanmayacağı bir senaryonun içinde buldular
kendilerini. İlişkilerinin pek de iyi olmadığı yıldızlarını verip ligin en iyi
ikinci pivotunu aldılar. Andrew Bynum’un kontratı gelecek yaz sona eriyor.
Uzatma garantisi almadan böyle bir kumar oynadılar. Tutarsa, yani Bynum orada
kalmak isterse gerçekten müthiş bir işe imza atmış olurlar. Magic’in kurtulmak
istediği kontratlardan Jason Richardson’u aldılar (diğer Hedo idi ama o kaldı)
ki Bynum gibi bir uzununuz olduğu zaman oyunu genişletecek şutörlere
ihtiyacınız var. O yüzden J-Rich iyi oturacak Sixers’a. Keşke Jrue Holiday
biraz daha oynatma öncelikli bir oyun kurucu olsaydı. Tabii bir de Bynum’un
düşük oyun zekası, hücumun merkezi olacağı bir sistemde ne kadar verim vereceği
konusunda soru işaretleri doğuruyor.
Denver
Nuggets
IOS 4
iyiydi ama IOS 5 daha iyi. Versiyon yükseltiyorsunuz. Hem iyi olan
özelliklerinizi daha da iyiye götürüyorsunuz hem de cihazınızın pil ömrü azalmıyor.
Denver’ın yaptığı aynen bu. Bahsettiğimiz takım ligin en hızlı tempoda oynayan
ekiplerinden bir tanesi. Böyle bir takıma Andre Iguodala’dan daha iyi oturacak
kaç isim bulabilirsiniz ki ligde? Iggy, Sixers’ta doğal yeteneklerinin
elverdiği şeylerin dışına çıkmak zorunda kalıyordu. Takımın birinci skor
opsiyonuydu ve bu rolde doğası gereği yeterince başarılı değildi. Nuggets’ta
ise önceliği savunma olacak. Hücumu yapanlar zaten var. Oyuna sertlik
getirecek. Ty Lawson ile açık alana çıkacak, koşacak ve en iyi olduğu şeyi
yapacak; potayı yerle bir edecek!
Denver
için çok iyi bir hamle oldu. Arron Afflalo gibi iyi bir oyuncuyu verseler de
daha iyisini aldılar. Al Harrington da pakete dahil. Ama dizleri pekiyi durumda
değil artık. Çok katkı veremiyordu son dönemde. Hiç sorun değil. Denver
gerçekten çok iyi hamle yapmış oldu. Onları izlemek için gerçekten
sabırsızlanıyorum.
Los
Angeles Lakers
Pek yoruma
gerek var mı, emin değilim. Ligin en iyi ikinci pivotunu verip en iyisini
aldılar. İstatistiki anlamda aralarındaki fark azmış gibi görünebilir. Ama
Andrew Bynum üzerinden asla hücum kuramazken, Dwight Howard’ı takımın merkezine
oturtabilirsiniz. Lakers, Kobe Bryant dönemi sonrası ihtiyaç duyacağı süper
yıldızı buldu. Andrew Bynum çok iyi bir oyuncu olsa da, eksikleri arasında
belki de en önemlisi pick & roll savunamıyor oluşuydu. Lakers, geçen yıl
pick & roll başına en fazla sayı yiyen takımdı ligde. Artık show-up’ı
gezegende en iyi yapan adama sahipler. Ayrıca Howard’ın süper bir çember
savunucu ve ribauntçu olduğunu da unutmayalım.
Sahanın
diğer ucunda da işler benzer durumda. Bynum hücumda yeterince kullanılmamaktan
yakınıyordu ama Lakers’ın Kobe ve Gasol öncelikli hücum sistemi kendisine ciddi
avantajlar sağlıyordu. Bynum oyun zekası yerlerde olan bir oyuncu. Post
oyununda ikili sıkıştırma geldiğinde topu asla çıkaramıyor oradan. Rakibiyle
bire bir kalırsa kimse onu durduramaz, o ayrı. Ancak Lakers’ın zaten verimli
olmayan hücum sisteminde daha da sorun yaratıyordu Bynum. Howard ile bunu da
çözmüş oldular.
Dwight
Howard hakkındaki en büyük soru işaretlerinden biri, gelecek yaz sona erecek
kontratını Lakers ile uzatıp uzatmayacağıydı. Basın toplantısını izlediyseniz
Lakers’a geldiği için ne kadar mutlu olduğunu görmüşsünüzdür. Tedavisi için 4
aydır Los Angeles’ta bir otelde kalıyor. Halkın kendisine olan ilgi ve
sevgisine bayılmış. “Yaşlı kadınlar bile beni yolda çevirip ‘hadi Lakers’a gel’
diyor” diye anlattı. Formasına dokunmadan edemiyordu. Bence Lakers ile sözleşme
uzatmama imkanı yok. Hem Lakers’ı bırakıp Mavericks’e giden adam gerçekten
aptaldır.
Geriye tek
bir soru işareti kalıyor; Howard’ın beli ne durumda? Sakatlığı nedeniyle sezonu
playoff öncesinde kapamıştı. Ameliyat oldu. Doktorlar operasyonun iyi geçtiğini
söylüyor. Sezonun başlamasına iki buçuk ay var ve şu an Howard hala koşamıyor.
Acele etmemesi gerek. Sakatlığı gerçekten kritik. Amar’e Stoudemire’nin art
arda bel ağrıları ve sakatlıkları sonrası patlayıcılığını ne kadar kaybettiğini
unutmayalım.
Rakip
coach olduğunuzu düşünün. Karşınızda Kobe Bryant, Dwight Howard, Pau Gasol ve
Steve Nash gibi adamlar var. Kenardan Antawn Jamison geliyor, şutör Jodie Meeks
geliyor. Gerçekten pek mutlu olmazdınız. Lakers bu sene Princeton hücumu
oynayacak. Eddie Jordan'ı staffa'a ekleyebilirler. John Kuester'ın yerine hücumdan sorumlu asistan coach Jordan olursa çok daha iyi olur. Onunla ilgili de bir yazı yazmayı düşünüyorum. Her şey yolunda
giderse, Howard’ın beli tamamen düzelir, Nash’in de zaman zaman sorun yaratan
beli önemli bir durum oluşturmazsa efsane bir takım izleyebiliriz…
Geçen yıl lokavtın törpülediği heyecan bu sene fazlasıyla dönecek gibi.
2 yorum:
Howard'ı alma planları içerisine giren takımlar arasında Mavs ve Nets'ten bahsedip Rockets'tan bahsetmemen olmamış. Bana göre Rockets en iyi teklifi veren takımdı. Draft öncesinde sundukları draft picklerle - tabii ki bir söylenti, tam olarak bilemeyiz doğruluğu var mı bu tarz takas dedikodularının ama - Orlando iyi seçimler yaparak güzel bir iskelet yakalayabilirdi. Şuandaki Rockets'ın çaylaklarına baktığımızda hepsi gelecek vaadeden iyi oyuncular. Hem Rockets, Howard'ın sözleşme uzatmayacağını bile bile, ondan vazgeçmemişti. Scola'yı serbest bırakıp yer açmıştı kadrolarında. Yinede bu takas olmadı. Magic'in kazık yemesinin sebebi budur bana göre. İyi paketleri geri çevirip, yok yere ligin en iyi pivotunu yolluyorsun. Harrington'un kontratını alıyorsun, Hido'nun kontratından kurtulamıyorsun ve rebuilding diyorsun. Henningan'ın Spurs tedrisatından geçtiğine kimse beni inandıramaz artık.
Houston'un Howard serüveni tamamen tek taraflıydı. Daryl Morey'e de pek çok defa iletti Howard'ın menajeri, kendileriyle sözleşme uzatmayacaklarını. Zaten durumu idrak ettikten sonra sürdürmediler ısrarlarını. Asla ciddi bir "ihtimal" olamadılar kısaca.
Yorum Gönder