23 Nisan'ın resmi tatil olması sayesinde bloga bir şeyler karalama fırsatım oldu. İlk haftayı geride bırakmak üzereyiz. Beklendiğimiz heyecanı şu ana kadar gördüğümüzü söylemek zor. Özellikle Toronto ve Dallas yeterli direnci gösteremeyince epey güvendiğimiz iki seri erken soğudu. Çoğunluk Toronto'nun normal sezondaki parlak hücumunun playoff'ta ortalamaya dönüş yaşayacağını düşünüyordu. Dallas ise Rondo ve Parsons'u kaybetti. Muhtemelen Houston'dan maç çalamayacaklar. Rajon Rondo'yu ise bir daha Mavs için oynarken izleyeceğimizi sanmıyorum. İpler kopmuş gibi.
İlk turda küçük bir final serisi izliyoruz. Clippers - Spurs eşleşmesi playoff hype'ını barındıran tek seri gibi duruyor şu ana kadar. İki harika maç izledik. İkinci maç öncesi tarih Spurs'ün yanındaydı. Tim Duncan döneminde ilk maçı kaybettikleri serilerin ikinci maçını mutlaka kazanıyorlar. Sabah da dokuzuncu kez ilk maçı kaybettikten sonra seriyi eşitlediler.
Clippers normal sezonun en verimli hücumunu oynuyordu 100 pozisyon başına 109.8 sayıyla. İlk maçta da 108 yaptılar. Bunun yanında savunmayı da sıkılaştırıp Spurs'ü raydan çıkarmayı başardılar. Clippers savunmasının lider DeAndre Jordan. Harika bir sezon geçiriyor. Arkada sürekli konuşan, doğru direktifleri veren ve boyalı alandan atılan neredeyse tüm şutları challenge eden bir defansif lider. Faulleri atamıyor. Bu muhtemelen değişmeyecek. Ama Jordan'ın yeri dolmayacak bir önemi var Clippers savunması için.
Seride Spurs oyuncularını düzenden çıkmaya en fazla zorlayan isim oluyor DJ. Bunun ötesinde arkada onun verdiği güven sayesinde Clippers kısaları paslara atlayabiliyor ve kendi pozisyonlarını riske edebiliyor. Ne de olsa kaleci yerinde.
İlk maçta onun el uzattığı atışlarda 3/10 ile oynadı San Antonio. Bunun dışında sırf onun verdiği tereddüt yüzünden kullanılmayan atışları da hesaba katın.
İlk maçta Kawhi Leonard, Tiago Splitter'ın girmeyen topu sonrası hücum ribauntunu alıyor ama atış kullanması çok zor çünkü DJ orayı girişe kapalı bölge ilan etmişti tüm sezon. Bunun bilincinde.
Kawhi Leonard doğru olanı yapıp başka bir yol deneyecek.
Leonard şut kullanmak için neredeyse faul çizgisine kadar geldi. Ve Jordan hala orada, atışı contest ediyor.
Spurs maç genelinde DJ'in el uzattığı toplarda 3/10 ile oynadı az önce de belirttiğim gibi. O üç isabeti de bu şekilde hak etmek zorundaydılar.
Bu örnek ise ikinci maçtan.
Danny Green dip çizgiden JJ Redick'i geçerek çembere drive ediyor. Şu anda pozisyon geçti ama Green gelene kadar Duncan, Jordan'ı box etmekle uğraşıyordu Green temiz bir alan bulsun diye. Jordan istediği savunma pozisyonunu alıp sıçrayamıyor.
Fakat buna rağmen Danny Green'in topu fırlatmak zorunda olduğu yüksekliğe bakar mısınız? DJ'in ne kadar kafalarının içine girdiğini gösteriyor Green'in bu bloktan kaçırma çabası bize. (Şut kaçtı bu arada)
...
Gregg Popovich, Chris Paul üzerinde asıl savunmacı olarak Tony Parker'ı kullanıyor şu ana dek. Bunun en doğru strateji olup olmadığını tartışabiliriz. Kanatlarda oynayan JJJ Redick de, Matt Barnes da drive yeteneği olmayan, çoğunlukla kendilerine hazırlanan pozisyonlarda bitirici rolünde kullanılan sabit şutörler. Tony Parker bu ikiliden birini savunsa, Chris Paul'un üzerine de Danny Green ya da Kawhi Leonard'ı verseler daha etkin olabilirler. Tony Parker artık eski ayak çabukluğuna sahip değil ve Chris Paul epey hırpalıyor onu.
Gerçi buna da şöyle bir anti tez sunabiliriz. Tony Parker'ı JJ Redick gibi perdeleri harika kullanan bir kanat adamının peşinden koşturursanız bacakları bir noktada iflas edebilir. Barnes'a veriseniz de alçak posta inip bully edecektir muhtemelen Parker'ı.
Zaten rakibinizin iyi bir takım olmasının sonuçları da bu. Bazen zor bir karar vermek zorunda kalabiliyorsunuz karşı tarafta birçok tehdit olunca.
Gregg Popovich, ikinci maçta Chris Paul üzerindeki savunmasını biraz çeşitlendirdi. Tony Parker oyunda kaldığı müddetçe yine daha çok savunan isimdi Chris Paul'u ama zaman zaman Danny Green ve Kawhi Leonard'ı değiştirerek Paul üzerinde kullandı. Bu şekilde hem savunmacılar dinlenme fırsatı buldu, hem de Chris Paul sürekli farklı savunmacılara karşı adapte olmak zorunda kaldı.
Coach Pops ilk maçta iki yedek guardı Corey Joseph ve Patty Mills'in sürelerini aşağı yukarı eşit tutmuştu. İkinci maçta ise Tony Parker'ın faul problemine girdiği bir sekansta Joseph'e verdiği 59 saniye dışında oradaki tüm süreyi Mills ile değerlendirdi.
Mills hem daha iyi bir savunmacı hem daha iyi bir şutör. Ki maç sonunu da harika oynayarak galibiyete katkıda bulundu.
Gregg Popovich, Chris Paul üzerinde ikinci maçta değiştirdiği (tweak ettiği diyelim) startejisiyle Clippers'ın süper yıldızını bir nebze olsun kontrol edip takımının galibiyet şansını artırmayı başardı (CP3 Game 1: 32-7-6 13/20 FG ... Game 2: 21-8-7 8/15 FG)
Tony Parker'ın vücudu dağılmaya başladı. Ayak bileğinde, kasığında ve aşil tendonunda sakatlıklar var. Seriyi ve playoff'ları nasıl götürecek bilmiyorum ama Spurs'ün turu geçmesi için sağlıklı olması çok önemli.
Memphis - Portland
Portland, takas deadline'ına gelinirken yaptığı Arron Afflalo takasıyla bir anda Batı'da playoff için en önemli takımlardan biri haline gelmişti ama işler hiç de istedikleri gibi gitmiyor.
Trail Blazers'ın en çok ekmek yediği şey pas açılarının doğru kurgulandığı hücumlar. Bu işte de oldukça iyiler. Blazers bir şut takımı. Lillard dışında penetre eden oyuncuları yok. Şutörleri sayesinde (herkes sağlamken) sahayı çok iyi açan, yarattıkları boşluklar üzerinden de Lillard'ın çembere ataklarını ve LaMarcus Aldridge'in orta mesafe oyununu kullanan bir takım Portland.
Sertliği sevmezler. Güreşle araları iyi değildir. Ama bunlar Memphis'in en çok sevdiği, yaparken enerji ve keyif aldığı şeyler. Grizzlies kendini bu öğelerle tanımlayan bir takım.
Bu kadar zıt iki yapının çarpışmasında kırılan taraf eksik Portland oluyor haliyle. Z-Bo veya Gasol sürekli L.A. ile vücut teması kurarak onu comfort zonundan çıkarmaya çalışıyor. Aldridge şu ana kadar çok iyi rakamlar yakalamış olabilir ama iki maç itibariyle 54'te 20 ile oynuyor.
Şutlar girmediğinde hücum adeta kayaya çarpıyor Portland'da. Çünkü Grizzlies savunması dilediği gibi gömülebiliyor. Bu sayede hem Lillard'ın penetrelerini etkisini azaltıyorlar, hem de Aldridge'e çalışacak alan bırakmıyorlar. Portland da şu ana kadarki şut isabetiyle Memphis savunmasına gömülmeyi bırakmaları için bir sebep sunmuyor. Blazers yayın gerisinden yüzde 30 ile hücum ediyor iki maç sonunda.
Grizzlies'in sertliği Lillard'ın etkisini de azaltmış durumda. Normal sezonda penetrelerini yüzde 51 isabet oranıyla bitiriyordu. Seride yüzde 42'ye kadar indirdiler. Ayrıca onu tuttukları genel saha içi isabeti de coach Joerger'i oldukça mutlu edecek cinsten. %27 saha içi isabeti, %9 (1/11) üç sayı isabeti ve sadece 2 asist ortalamaları yakalamış durumda şu ana dek Damian Lillard.
Mike Conley oldukça iyi savunuyor Lillard'ı. Ayak çabukluğuna da karşılık verebildiği için karşısında pek çok oyuncuya göre daha fazla kalabiliyor. Yukarıda da değindiğim gibi içeriye de iyi gömüldüklerinde Lillard'ın canını epey sıkabiliyorlar.
Conley ikili oyunlarda Lillard'ı savunurken genelde perdelemenin üzerinden geçmeye çalışıyor. Çünkü alttan dolaşmak şut imkanı vermek demek. Ancak pozisyonunu kaybettiğinde Memphis uzunu mutlaka show up'a çıkıp bir vücut teması sağlayıp öyle iniyor aşağı. O temastan sonra Lillard toparlanana kadar savunmacısı pozisyonunu geri alabiliyor. Lillard'ın üzerinde Courtney Lee kalırsa biraz daha sert yapıyorlar o teması. Ancak yukarıda da gördüğünüz gibi Randolph, Lillard'ın karşısına çıkıp teması sağlamaya hazır.
İkili oyun eğer LaMarcus Aldridge üzerinden oynanıyorsa (ki asıl tercihleri o), Grizzlies uzunu daha serbest davranabiliyor. Çünkü Aldridge devrilmeyi seven bir uzun değil. Açılıp orta mesafe şutu arıyor. Ancak gömülen Grizzlies savunması ortada kalabalık olduğundan Aldridge'in pas alması halinde ona yetişmeleri kolaylaşıyor.
L.A.'in en sevdiği numaralardan biri de post-up'a başlayıp ters omuzdan dönmesi. Z-Bo orada güreşi çok sevdiği için şu ana kadar bayağı rahatsız etmiş durumda Aldridge'i.
İşler Portland için iyi görünmüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder